Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

ben bir tahtakurusuyum ve bütün akçak gönüllülüğümle dünyanın neden böyle düzenlenmiş olduğunu anlayamadığımı beyan ediyorum. insanların kendinde suç herhalde; kendisine cennet verilmişti, o özgürlüğü istedi, göklerden ateşi çaldı, mutsuz olacağını bile bile, bu bakımdan acınacak yanı yok. benim zavallı yeryüzü öklid vari kavrayış gücümle inanıyorum ki, acı çekme denen durum var ama suçlu yok; yani sonuç nedenden önce geliyor, bu kadar basit; her şey akıyor da akıyor, sonunda vuracağı düzeye varıyor -ama bu öklid saçmalığından başka bir şey değil; bunun üzerine hayatımı kuramam ben. suçlu varmış yokmuş ben adalet istiyorum, yoksa kendimi öldürürüm. adaletin, uzak bir zaman ve mekanda değil, şimdi, yeryüzündeyken ben yerine getirilmesini istiyorum, böylece kendimin ne olduğunu anlamış olurum. buna inandım ben. görmek istiyorum, düpedüz görmek, bu arada ölmüşsem eğer, dirileyim; her şeyin benim dışımda yer alması bana haksız geliyor; işlediğim günahların, çektiğim acıların, ileride tanımadığım birinin ebedi ahengine gübre görevi görmesini istemiyorum; çektikilerim onun uğruna değildi. kendi gözlerimle görmek isterim geyiğin aslanla yattığını, öldürülen kurbanın dirilip katiliyle kucaklaştığını. her şeyin herkese aşikar olduğu gün orada olmak isterim. dünyadaki bütün dinler bu özleme dayanıyor ve ben bir inananım. ancak çocuklar nerde kaldı, onları ne yacağım ben? yanıtını bulamadığım bir soru bu. yüzüncü kez söylüyorum, bir sürü sorun var, ben sadece çocuk sorununu ele aldım, demek istediğimi daha iyi anlatabilmem için. ebedi ahenk uğrunaysa bütün bu acılar, çocuğun rolü nerde burada, söyler misin bana lütfen? onların acı çekmesinin nedenini insan havsalası almıyor; ebedi ahenk uğruna onlar neden acı çekiyor? geleceğin ahenginin toprağını gübrelemek için niçin onlar kullanılıyor?
·
49 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.