Gönderi

Mutsuzluğun Bilinci
her şey, unsurlar ve fiiller, seni yaralamada elbirliği ederler. burun kıvırmanın zırhına mı bürünmelisin? kendini bir tiksinti kalesinde tecrit mi etmelisin? insanüstü kayıtsızlıklar mı düşlemelisin? zamanın yankıları seni son yokluklarının içinde de mağdur edeceklerdir... Kanamanın önüne hiçbir şey geçemediğinde, fikirler bile kırmızıya boyanır, ya da tümörler gibi birbirinin üzerine tırmanır. eczanelerde varoluşa karşı hiçbir özel ilaç yoktur- yalnızca palavracılar için küçük ilaçlar... peki berrak, alabildiğine eklemlenmiş, vakur ve kendinden emin ümitsizliğin panzehiri nerededir? bütün varlıklar mutsuzdur; ama ne kadarı bunu bilir? mutsuzluk bilinci, bir can çekişme aritmetiğinde ya da devasızlık sicilinde boy göstermeyecek kadar vahim bir hastalıktır. cehennemin itibarını düşürür ve zamanın mezbahalarını kır şiirlerine çevirir. Hangi günahı işledin de doğdun? hangi suçu işledin de varsın? acın da kaderin gibi sebepsiz. hakikaten acı çekmek, nedenselliği bahane göstermeden dertlerin istilasını kabul etmektir; çılgın tabiatın bir lütfu gibi, bir negatif mucize gibi... zaman’ın cümlesinde, insanlar virgüller gibi yer alırlar; sense, onu durdurmak için, nokta olarak hareketsizleştin.
Sayfa 27 - metis yayınları
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.