Bilmezdim ağam ölümün ne olduğunu,
kuşlardan can alan canalıcıya sorardım,
o da bilmezdi.
Gelincik çiçeklerinden bir dağmış meğer ölüm, sığırcıklardan bir yayla bulutuymuş,
sinilerden gün çeken bir seher yıldızıymış,
öğle üstü gezinen bir dervişin gölgesiymiş, boğulmaktan sakınmayan bir çocuğun çimmesiymiş.
Ocak başıymış avlunun gecesinde,
fısıltısıymış ağam
karanlıkta birbirini arayan ırmakların.
Bunlar ölümse eğer, sen ölümün canısın.