Gönderi

Kolayca öğrenilebilen bir husustur hangi yayınevinin hangi alanda iyi kitaplar yayımladığı. Sonra çevirmenin kim olduğuna bakmak. Kuşkusuz, çeviride en önemli unsur çevirmenin kimliği, kim olduğudur. Türkçedeki başarısı, tanınırlığı. Mesela Dostoyevski'yi mutlaka Hasan Ali Ediz çevirilerinden okuyun derim. Bu büyük yazan benim kuşağıma, belki benden öncekilere de, önemli ve vazgeçilmez kılan, bir yönüyle Ediz'in çevirileri olmuştur. Kafka'yı Kamuran Şipal çevirilerinden okumak gerek. Nerede bir Şipal çevirisi görsem, tereddütsüz alırım. Aynı yazarın Her mann Hesse çevirilerini de unutamam. Yine Kafka'dan Adalet Cimcoz'un "Sevgili Milana" çevirisinin tadı da- mağımdadır. Borges'i Tomris Uyar sayesinde okumuş, beğenmişimdir. Balzac'ın birkaç romanını Cevdet Pe- rin çevirisinden okumuştum nefis bir Türkçeyle. Genç Werther'in Istırapları'nı Recai Bilgin çevirisinden oku- madan, kıymetini anlamak kolay kolay mümkün ol maz. Faulkner'in o müthiş Ses ve Öfke'yi her halükârda Rasih Güran çevirisinden okumak lazımdır. Şimdi düşünüyorum, Virjinia Woolf un meşhur romanı Deniz Feneri'ni Naciye Akseki'nin çevirisinden okumasaydım, bu kadar beğenir miydim! Dilimizde örnek gösterilecek çeviriler az değil. Hepsini saymanın imkânı yok. Erbabı arar, bulur, diğerleri de umarım soruşturur öğrenir. Daha onlarca edebiyat adamı vardır, çevirileriyle okuma evrenimizi ışıldatan. Lâkin Behçet Necatigil'in Knut Hamsun çevirilerini anmamak elbette haksızlık olur.
Sayfa 22
·
85 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.