Gönderi

268 syf.
·
Puan vermedi
İçimizdeki Şeytan YKY’de 33 baskı yapmıştır. Yazarın bu kitabının baskı sayısı Türkiye şartlarında iyi bir rakamdır. Nitekim bu sayı şüphesiz ki ölümünden sonra fazlaca artmıştır. İlk baskıda roman kapağında hiçbir resim yoktur ama günümüze yaklaştıkça romanın kapağına yazarın resmi konmaya başlanmıştır. Çoğu insan bu romanı sadece Sabahattin Ali yazdığı için almaktadır. Yani esreden çok yazar ön plandadır ve bu istenmedik bir durumdur. Çoğu solcu kitabı alış amacı okumak değil fikirleri uyuştuğundan romanın çok satması ve çok insana ulaşmasıdır. Yayınevleri de bunu çok iyi kullanır. Aslında Sabahattin Ali yaşasa idi bunu istemeyeceği bir gerçekti fakat ortada bir gerçek var ki Türkiye’de romancılık böyle işliyor ve yazarların da paraya ihtiyacı var. Roman zamanında birçok tartışmalara sebep olmuş ve Sabahattin Ali’yi mahkemelerde süründürmüş ve davalar Sabahattin Ali’nin ölümünden sonra kapanmıştır. Sabahattin Ali’yi sol görüşlü insanların daha çok tercih ettiği bir gerçektir çünkü Sabahattin Ali’de sol görüşlü bir yazardır diyebiliriz. Türkiye’de şöyle bir gerçektir ki okurlar yazarlarını kendi gibi düşünenlerden seçer. İçimizdeki şeytan ruh çözümleriyle dolu ve insanlara kötü şeyler yaptırtan bazı şeylerden söz eder. Romanın bir bölümünde yazar şöyle söyler; ‘’Evet, evet onun korkusu… İçimde bu ürkek dünyayı yaratan onun korkusu… Hiçbir şeyi bana tam ve iyi yaptırmayacağına emin olduğum bu şeytandan korkmasam…’’. Romanın bize vermek istediği mesaj şudur; İradesiz tutarsız ve içindeki şeytana boyun eğmiş Ömerlerden olmamalı. Bu özelliklere sahip Ömerler her zaman hayatta kaybetmeye mahkumdurlar, buna eşleri de dahil. Sabahattin Ali bunun yanında başka birçok öğretisi daha vardır. Toplumcu gerçekçi bir yazardır ve bunu eserlerinde fazlaca hissedersiniz. Kendisi sanat hakkında şunları söyler: ‘’Benim kanaatimce sanat insana insani ve hayatı ve bunların manasını öğrenmekle muvazzaftır. Ancak bu takdirde geniş bir kütlede daha çok insan olmak, daha iyi bir hayata varmak arzuları belirir. Bizim istikbaldeki edebiyatımız bu gayelere varmak için, yollar gösterecek kadar yükselmiş, yani yeni bir devir açacak olan büyük dehalar yetiştirmiş olursa o zaman bizde dünya edebi orkestrası içinde mevkimizi almış bulunuruz. Bütün bir beşeriyeti ve bir kainatı içine alacağı yerde kendi cılız ve ama benliğine saplanan bir edebiyatın, bence psikopatoloji etüdlerine mevzu olmaktan başka bir vaziyeti yoktur. Sanat bütün teferruatiyle hayatı ihtiva etmeli, insanda yaşamak, insan gibi yaşamak, daha iyiye, daha yükseğe, daha temize doğru koşarak yaşamak arzusunu, hatta ihtiyacını uyandırmalıdır. Hülasa sanat gaye değil, vasıtadır. Gaye hayattır.’’(Sabahattin Ali, 1938 ,( Filiz Ali, Atilla Özkırımlı, Sabahattin Ali, S278)). Sabahattin Ali bu romanında insanların kapana kısılmışlığını, ruhumuzun kötüleştiğini ve bize bunları yaptıran bir gücün olduğunu anlatmak istemektedir. Teknik bakımdan birkaç sıkıntısı vardır, mesela Ömer’in Macide’ye olan hislerini anlatması çok uzun tasvir edilmiş nedeyse 4 sayfada sadece bundan bahsedilmiştir. Romanda rastlantılar tesadüfler oldukça boldur. Roman İstanbul’da yaşayan iki genci ve onların çevresiyle olan ilişkilerini konu alır. Romanda ve o zamanın toplumunda ve sahip olunmak istenen şey paranın ve gücün ve güzelliğin sahibi olmaktır. Bu insanları öyle bir noktaya getirmiştir ki bu istek onların şeytanı olmuş ve bu amaç uğruna kötülük hatta namussuzluk bile yapar roman karakterleri tabi bu kötü şeylerin sadece sağ görüşlü insanlar üzerinden verilmesi de romanın biraz sığ kaldığı gerçeğini ortaya çıkarır. Romanın Ömer ve Nihat’ın vapurda Macide’yi görmesi ve Ömer’in Macide’ye aşık olmasıyla başlar. Roman birçok roman gibi İstanbul’da geçmektedir. Ömer’in bu ilk görüşte aşkı Shakespeare’ın Romeo ve Juliet’de ki ilk görüşte aşkını andırmaktadır. Sabahattin Ali Rus, Alman ve Fransız yazarlardan etkilenmiş ve birçok araştırma yapmıştır. Ömer Macide’nin onu değiştirebileceğini düşünmüştür fakat son yine hüsrandır Ömer için. Macide’nin peşine düşen Ömer aslında Macide’nin akranı olduğunu öğrenir ve sonrasında Nihat ile kahveye gider burada Emin Kamil ve İsmet şerif adında iki sağ görüşlü adam ile münakaşaya girer. Nihat bu yazarlara hayranlık duymaktadır ve Ömer her ne dediyse onu suçlamakta ve azarlamaktadır. Romancı aslında bu eseriyle asıl gayesi dönemindeki sağ görüşlülere faşizme ve Turancılara ders vermektir. Yazarın bu eseri yazdığı sıralar ülkede büyük bir sağ sol kavgası vardır ve Sabahattin Ali’de bu eserini bu amaç uğruna yazmıştır zaten romanın yazılış amacı da budur. Kadrodaki İsmet Şerif, Nihat, Profesör Hikmet, Muharrir Hüseyin, Emin Kamil kötü karakterdedirler ve romanda sağ görüşü temsil ederler. Bedri ise Sol görüşlü olarak çıkar karşımıza ve nitekim romanın iyi kahramanı Bedri’dir. Bedri’nin haksızlığa uğraması iftiraya kurban gitmesi aslında yazarın yaşadığı dönemden kesitler verir yazarda birçok sol görüşlü insana haksızlık yapıldığını ağır ithamlarda ve aşağılamalarda bulunduğunu Bedri üzerinden vermek istemektedir. Romanı okuduğumuzda Ömer’e değil Nihat’a ve diğerlerine kızarız roman aslında şunu söyler Ömer’i bu hale getiren aslında içimizdeki şeytanlardır. Bu şeytanlar Nihat gibi tüm gücü ve parayı elinde bulundurmak isteyen, Profesör Hikmet ve İsmet Şerif gibi arkadaşının karısını taciz eden devlet işlerini ve mesleğini düzgün icra etmeyen adamlardır. Yazara göre Ömer böyle olmaya mecbur kalmıştır. Romanda devlet memurları işlerini doğru yapmaz. Esnaf ise adaletli değildir. Romancı bunun yanlış olduğunu okuruna hissettirir nitekim Sabahattin Ali’nin de gayesi budur çünkü yaşadığı dönemde insanlar gerçekten de böyledir. Okurlarına Bedri gibi olmayı Nihat ve diğerleri gibilerden uzak durmayı öğütler. Romanın yazıldığı dönem sağ sol çatışmasının iyice hissedildiği bir dönemdir ve bu eserde ana konu olarak yer edinir. Yani sadece eseri okuyan kişi yazarın eseri yazdığı dönemde bu çatışmanın olduğunu anlayabilir. Hatta çoğu eleştirmen romanda ki çoğu kişinin o dönemde yaşayan insanlar olduğunu söyler değişen tek şey isimleridir. Roman işte bu denli dönemi anlatır. Sabahattin Ali’nin bu romanla başı çok belaya girmiştir. Romanı gerçekten anlamak için Hüseyin Nihal Atsız ve Sabahattin Ali arasında geçenleri iyi bilmek gerekir. Roman karakterlerinin gerçek hayata uyarlaması şu şekildedir; ‘’… Bunların arasından Profesör Hikmet diye gösterilen insan aslında tarihçi Mükremin Ali’dir. Çünkü ikisi de Maraşlıdır. İkisi ise de Anadoluludur ve Anadoluluları sever. İkisi de arkadaşlarına yardım etmekten hoşlanır. İkisi de daima Taberiden, Selçuklulardan, Arap müverrihlerinden bahseder. İkisi de Beyazıt meydanındaki kahvelerde oturur. Muharrir ve İsmet Şerif milliyetperver ve kafalı gözüktüğü halde, boş, manasız, ahlaksız insandır…. Bununda Peyami Safa olduğu anlaşılıyor… Romanda adı söylenmeyen Tatar suratlı herif ise ya Profesör Zeki Velidi, yahut Abdülkadir İnan olacaktır’’ (Atilla ÖZKIRIMLI, Sabahattin Ali, S308) Sabahattin Ali’nin romanı işte bu denli yaşadığı dönemle iç içedir. Hüseyin Nihal Atsız bu romana karşılık İçimizdeki Şeytanlar adlı broşür yayımlamıştır. Daha sonrasında Sabahattin Ali’ye vatan haini suçlamasında bulunmuştur. Bu olaydan sonra Sabahattin Ali, Hüseyin Nihal Atsız’a dava açmıştır. ‘’… 26 nisan 1944’de Ankara’da başlayan ilk mahkeme, üniversite öğrencileri tarafından hıncahınç doldurulmuş, mahkemenin her celsesi farklı bir olaya sahne olmuştur. Davanın sonucunda Sabahattin Ali’ye ‘’vatan haini’’ dediği için altı aya mahkum edilen Atsız’ın cezası hakim tarafından ‘’ milli tahrik’’ gerekçesi ile dört aya indirilmiş, cezası ertelenmiş, ancak Atsız mahkemeden çıkarken kapıda tutuklanmıştır…’’ (A’dan Z’ye SABAHATTİN ALİ, Sevengül SÖNMEZ,S267) Bu roman işte bu denli yaşadığı dönemi etkilemiş bir romandır. Nitekim Berna Moran’a göre, gücünü bir gerçekliği yansıtmaktan alan romanlar bir belgesel kadar bilgilendirici olabilir (Moran, 1999: 15). Bu eser sadece döneme ait belgeler bilgiler bulundurmamış adeta döneme damga vurmuştur. Sabahattin Ali’nin ölümüne bile bu roman dolaylı yoldan sebep olmuş diyebiliriz.
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019172,8bin okunma
·
22 görüntüleme
Ebubekir okurunun profil resmi
Şöyle incelemeleri okuyunca iyi ki bu uygulamayı indirmişim diyorum. Teşekkürler. (Sabahattin Alinin dava açarak Atsız'ı tutuklattırdığını bilmiyordum.)
Rina okurunun profil resmi
Umarım faydası olmuştur ne mutlu bana
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.