Gönderi

192 syf.
7/10 puan verdi
Oğuz Atay'ın ne zamandır peşinde olduğum bir kitabı var. Yine ona bakmak üzere ilgili rafa gitmiştim. Aradığım kitap yoktu. Kitaplar soyada göre sıralı olduğu için Sunay Akın da oralarda bir yerdeydi. Bundan önce okuduğum kitabı sevmiştim. "Hadi," dedim "alayım bir tane daha." Sunay Akın, tarzından dolayı dünyayı küçük, herkesin tanıdığı bir mahalleymiş gibi hissetmeme neden oluyor. Charlie Chaplin alt sokakta oturuyor, Charles Dickens kapı komşumuz ve Nazım Hikmet ile sıra arkadaşı... Tüm insanlık tarihi bir mahalleye sığıyor. Hikayelerin kimisi benim için çok ilgi çekiciydi. Bazılarını da hızlıca okuyup geçmek istedim. Sunay Akın yöntemi bu kitabın da ana unsuruydu. Farklı zamanlarda akmış, farklı coğrayalarda bulunan nehirleri ne yapıp edip aynı denize döküyordu. Bunu yaparken bazı yerlerde nehrin akışına kendisi bir şeyler katıyor mu diye düşünmeden edemedim. Bazı hikayeler, ayakkabıdan bağımsız olarak yazarın anlatmak istediği bir şeyleri içeriyordu. İşin bu kısmıyla sorunum yok. Ben bu adamın söylediklerini okumak istiyorum zaten. Ama konsept bu şekilde ayakkabı üzerine kuruluyken, bazı yazılarda ayakkabanın zorlama bir şekilde yazıya iliştirilmesi beni rahatsız etmedi değil. Rahatsızlık derken, muzip bir "yakalandın hoca" deyişinden ileriye gitmeyecek şeyler.
Bir Çift Ayakkabı
Bir Çift AyakkabıSunay Akın · İş Bankası Kültür Yayınları · 20112,939 okunma
·
89 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.