İnceleme yazınıza katkıda bulunmak isterim.
Dediğiniz gibi Ahmet Mithat kısmen bir gelenek içinde kalarak çeşitli yenilik(ilk) denemeleri yapıyor. Bu eserinde yeniliği dairesel olay örgüsü (sondan başa) ile yaparak o günün şartlarına bir yenilik getiriyor.(yıllar sonra aynı tekniği Halit Ziya Bir Ölünün Defterin'de kullanacaktır.) Bu anlamda Ahmet Mithat Efendi'nin en dikkat çekici romanı Müşâhedât olabilir. Çünkü daha post-modern bir çağda değilken post-modern roman teknikleri bilinmiyorken Ahmet Mithat Efendi bu romanında şaşırtıcı gelecek bir biçimde bu teknikleri kullanıyor.
Müşâhedât’ın post-modern bir roman olarak gören Berna Moran, “İddialı Bir Roman: Müşâhedât” adlı yazısında Moran, Müşâhedât’ın yeniliğini üç başlıkta topluyor: Birincisi, Ahmet Mithat Efendi’nin kendini romandaki kişiler arasına koyması;
ikincisi romanın yazılma eylemine roman kişilerini de katması; üçüncüsü
ise “romanın yazılışını romanın konusu haline getirmesi”. Aslında bu üçüncü özellik post-modern romanlarda gördüğümüz teknik.(Orhan Pamuk'un Benim Adım Kırmızı, Adalet Ağaoğlu'nun Romantik: Bir Viyana Yazı, İhsan Oktay Anar' ın Puslu Kıtalar Atlası gibi...)
Kısacası Ahmet Mithat Efendi bir çok kişinin teknik kusurları ile gündeme getirmesine rağmen kendi modernizmini (yeniliğini) yaratan bir isim.
Kusura bakmayın sempozyumlardaki kaçak bildiri gibi oldu biraz☺️.
Keyifli okumalar.