Önce ruh şehrimizi kuralım. Ruhlarımızın şehrini. Sonra toprak üstündeki şehirlere sıra gelir. Yoksa iç şehir anlamında olan ruhlarımızı başı boş bırakırsak, dış ruhlar şeklinde olan ve atalarımızın üstün ruhunu yansıtan İstanbul gibi eşsiz şehirlerimiz bile yavaş yavaş çöker veya elden çıkar.