Fellini asla öğüt vermez, büyüklük taslamaz ve
Ezra Pound’un sözleriyle asla bir yere tüneyip oturan ozan konumuna geçmez. Her şeyin ötesinde, Fellini kendisini bir aydın olarak değil daha çok insanları eğlendiren, onlara öyküler anlatan biri olarak görür ve filmlerinin sonuçlarını izleyicilerinin bilincini ideolojik bir duruma ilişkin tutarlı bir tartışma ya da akıcı bir kanıtla ne kadar başarılı bir biçimde yükselttiğine bakarak değil, görsel bir deneyimle onlara uyandırdığı coşkusal tepkiye bakarak değerlendirir.