Vaat’ ten sonra yazardan okuduğum ikinci kitap oldu Sahtekar. İsmiyle müsemma, aslında yaşadığı hiç bir duyguya uygun davranmayan bizim ortalama - ne çok iyi ne de evil diyebileceğimiz kötülükte- karakterimiz Adam gerçekten küçük bir sahtekar. Ama ortalama her insan kadar. Yansıttığı karakter ve bol soslu Güney Afrika ve eski sömürü geçmişi ve henüz yaraların sarılmamış olması belki de hiç bir zaman tam bir iyileşmenin olamayacağı gerçeği kitaptaki güzel motifler. Şey gibi Adam’ın sürekli söktüğü ama hemen akabinde büyümeye devam eden yabani otlar gibi. Kitabı çok sevemedim çünkü Adam sevilesi bir karakter olmaktan çok uzak çünkü o da hiç kimseyi sevemiyor. Ne kardeşi Gavin’i ne komşusu Blod’u; ne kahramanı olduğu Canning’i ki onu hatırlamıyor bile; ne de Baby’i. Ona birlikte olmayı teklif ederken bile samimi olmadığının farkında. Kitap yine Adam’a yakışır can sıkıcılıkta bitiveriyor. Sevdim mi kitabı pek değil, yazarı başarılı buldum mu evet. Ben de bu çelişkilerle bitiriverdim kitabı belki Canning’den etkilenmişimdir bu çelişkili bakış açımla kim bilir:)