Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1062 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 günde okudu
Spoiler içerir
Tolstoy bu romanı yazarken saatlerce odasına kapanıp hizmetçisine gerekli olmadığı sürece kendini rahatsız etmemesini emretmişti, hizmetçi yemeğini getirip kapıyı bir kez tıklatıp gidiyordu... Sürekli böyle devam eden hizmetçi aradan birkaç gün geçtikten sonra yemeğin yenilmediğini görür. Bunun üzerine kapıya vurur ama içeriden en ufak bir ses dahi yoktur. Telaşlanan hizmetçi komşulara, yakın arkadaşlara haber verir ve hemen gelip yardım etmelerini isteyince gerçek ortaya çıkar. Eve gelenler kapıyı açarlar ve büyük yazarı cenin pozisyonunda yerde yatarak ağladığını görünce büyük bir şaşkınlık yaşarlar. Neden böyle ağladığına anlam veremeyenler Tolstoy'a bunun sebebini sorunca ünlü yazarın ağzından şu sözler dökülür: "Anna Karenina öldü." Kitabı yazmayı bitirdiğinde Tolstoy'un yaşadığı gibi hissettim.Sanki Anna Karenina hayatımda olan bir insandi da bir anda ölmüş gibi hissettim.Uzun soluklu bir roman olduğu için okuduğum süre içinde kitapta her duyguyu yaşadım desem yeridir. İnsan ister istemez kitabı okurken Anna'ya sinirlenmeden edemiyor.Ama tabiki kimseyi yargılamak ta doğru değil.Kimse o hayatı yaşamadan bir başkasının yaptıklarını yargılama hakkı olamaz. Kitap Anna'nın yaşadığı mutsuz bir evliliği anlatıyor.Toplum baskısı ve çocukları için bu mutsuz evliliği sürdürmeyi devam ediyor.Ama sonrasında hiç beklenmedik bir şekilde Vronskiy'e aşık olur.Bu aşk onu o kadar etkiler ki eşini terk edip onunla birlikte gider.Bir süre mutlu bir şekilde yaşarlar.Ama sonrasında Anna'nın sebepsiz kıskançlikları bu birlikteliği ve aşkı zedelemeye başlar.Vronskiy çok sevmesinden dolayı onu terk edip başkasını sevecek diye sürekli olarak onu her şeyden ve herkesten kıskanmaya başlar.Öyle bir hale gelir ki bu kıskançlıklar sonunda Anna kendini öldürmekte bulur çözümü.Kitap boyunca Anna'nın yaşadığı olaylardaki hislerini o kadar güzel aktarmış ki Tolstoy sanki olayları kendim yaşamışım gibi Anna'ya karşı empati yapabildim.O yüzden her ne yaptıysa kınamak yerine ben olsam ne yapardım diye düşündüm. Kitapta sadece Anna 'nın yaşadığı olaylar anlatılmaz.Aynı zamanda Levin karekterimizde var.Hatta Levin karekteri için Tolstoy'un kendini anlattığı söyleniyor.Kendi yaşadığı olayları Levin üzerinden kitapta bize aktarır.Kitapta en sevdiğim karakter Levin oldu.Sabrı ve bitmeyen umudu yüzünden.Sevdiği kadını onu sevmediğini bile bile bir umutla bekledi ve sonunda sevdiği kıza yani Kiti'ye kavuştu.Özellikle Levin'in din konusunda yaşadıkları tıpkı Tolstoy'un gerçek hayatta yaşadıkları gibi anlatılmış.Başlarda dine inanmasa da kitabın sonunda dine inanmaya başlıyor.Kitabın yarısı Anna'ya aitse diğer yarısı da Levin'e ait. Kitap her ne kadar aşk romanı olsa da sadece aşktan bahsetmez.Aynı zamanda o dönemde yaşanan olaylara değinir.Romandaki karakterlerin neredeyse her biri toplumsal konular hakkında bilgi ve fikir sahibidir. Karakterler; verimli çiftçilik, din, eğitim reformu, toprak reformu, işçi hakları, demokratik seçimler ve daha pek çok toplumsal mesele üzerine uzun uzadıya tartışırlar. Şehir yaşantısı ile kırsal yaşantıyı mukayese eder, bazen gelenekleri eleştirir ve çevreleriyle ilgili konularda sık sık diyalog kurarlar.Bu diyaloglarlarda zorlanmadım desem yalan olur.Bazen o kadar anlaşılmaz geldi ki bana kitabı bırakmak bile istedim.Ama iyi ki bırakmamışım. Kitap genel olarak çok güzel.Arada hemen bitsin desem de kitap bitince keşke bitmeseydi dedim.Herkese okumasını tavsiye ederim. Hayatımdan bir Anna ve Levin karakterleri geçti. Kitapta en sevdiğim alıntılarla bitirmek istedim. "Mükemmellik ararsan hiçbir zaman memnun olmazsın."(syf 887) "Birini seversen eğer, olmasını istediğin gibi değil, olduğu gibi, her şeyiyle seversin."(syf 799) "Yaşıyoruz ama hiçbir şey bilmiyoruz."(syf 609)
Anna Karenina
Anna KareninaLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201939,2bin okunma
·
2 artı 1'leme
·
276 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.