Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu Hakkındaki Düşüncelerim
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
İlk başta inceleme yazacaktım ama yazacağım şeylerin pek de bu kategoriye uymadığına karar verdim. Biliyorum ki bazılarınıza bu düşüncelerim ters gelecek çünkü çoğu kişinin bu kitabı sevdiğini ve güzel yorumlar yaptığını gördüm. Herkes kadının hislerini çok iyi anlamış, empati kurmuş ve beğenmiş. Ben ise daha kitabın yarısında kadına öfkelendim. Mektubunda yazara toz kondurmaması, sürekli kederli olup aynı şeyleri tekrar tekrar söylemesi... İstedim ki adama bağırsın çağırsın ya da en azından onu unutsun. Yaşadığı şeyi de aşk olarak tanımlamak bana çok yanlış geliyor, ben daha çok bağımlılık olarak görüyorum. Çevremde bu tarz aşkları da çok gördüm ve bu hislerin onları nasıl yiyip bitirdiğini de. Bu gözlemlerimden ötürü kadının yerine önceden çok yakın olduğum bir arkadaşımı koydum. Bu hisler ve yazım şekli tam da onun yapacağı bir şeydi. Sonra onun da nasıl böyle harcandığı aklıma geldi ve kitabı hiç mutlu bir yüz ifadesiyle okuyamadım. Böyle bir arkadaşım olmasa yine mutlu bir şekilde okumazdım ama kadının anlattıklarına daha da yabancı olurdum ve hiç emapti kuramazdım diye düşünüyorum. Demem o ki asla ama asla ne ben ne de sevdiklerimin böyle bir aşk yaşamasını istemem. Konudan bir tık bağımsız olarak da kitabın beni en çok hatta belki de tek etkileyen tarafı yazarın değil de Johann'ın kadını hatırlaması oldu. İşte orada kadını çok iyi anladım ve aynı hisler tokat gibi çarptı.
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.