Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İngiliz donanması İstanbul Boğazı'na demirlediğinde kimilerine göre her şey bitmişti. Tarihte onlarca devlet kurmuş, medeniyetler yaratmış bir milletin kaderi emperyalistlerin elindeydi artık. Azınlıklar bayram ediyor, Türklere saldırıyordu. Türk düşmanları emperyalist devletlerin kucaklarında Türk'ün köle olacağı günlerin özlemi içindeydiler. İşte o günlerde ortaya çıkıyor Mustafa Kemal. Türk'ü diriltmek, kendine getirmek için. Program bellidir: Ya istiklal ya ölüm! İşte o günlerde de çok tartışılır milletin geleceği. Türk Milleti varlığını nasıl sürdürecek? Osmanlı mevcut haliyle Türk'ün geleceğini koruyamaz durumdadır. Türkler devlet içinde esir durum­dadır. Zaten her şeyiyle devlet teslim olmuştur. Padişah teslim olmuş­tur, hükümet teslim olmuştur. Devletin son hali Türklerin kurduğu hiçbir devlete benzemez. Türkler kendi vatanlarında esirdir. Türkler kendi vatanlarında tehdit edilmektedir. Türk devletini korumak mı, yeni Türk devletini kurmak mı? İşte Milli Mücadelecilerle diğerlerini ayıran mesele budur. Millet nasıl örgütlenecek, Milli Mücadele'yi ne için, nasıl verecektir? Korumak için mi Milli Mücadele, kurmak için mi Milli Mücadele? Atatürk'ün cevabı nettir, ortada korunacak bir devlet kalmamıştır, korunacak bir kurum kalmamıştır. Ülkeyi yöneten hainler emperyalistlerin uşağı olmuşlar, millete zulmetmektedir. Millet bağımsız yaşacağı, özgür olacağı, karakterine uygun devleti kuracaktır. Milli Mücadele bunun için verilecektir. Milli Mücadele verilir, yeni devlet kurulur. Ama ya şimdi? Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Batılıların elinde şimdi ne haldedir? 1919'la günümüzü karşılaştıranlar bir gerçeğin üzerinden atlar­lar. 1919'da yıkılan ve yerine yenisi kurulan Atatürkçü düzenin yerinde şimdi ne yazık ki yeller esmektedir. Atatürk döneminde ezilen Şeriatçılar ve Kürtçüler şimdi ne yazık ki devlete hakim olmuş, kendi düzenlerini kurmuşlardır.
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.