Bu kitabı üç hafta kadar önce almıştım kütüphaneden. Biraz okuyunca öncesinde Tehlikeli Oyunlar'ı okumuş olsam daha güzel olacak gibi hissettim; bu yüzden ara verdim. Bu süre boyunca Tehlikeli Oyunlar'a ulaşmaya çalıştım. Tat kaçıran bir çok eli boş dönme anı yaşadım. Yine de elimde başka kitaplar vardı ve Günlük'ü bekletmiştim. Ta ki düne kadar. Odamda okunacak başka bir şey yoktu. Ben de baştaki niyetimi bozdum. Diğer kitabı önce okusam daha iyi olurmuş diye düşünmekle birlikte, üzerinden çok fazla vakit geçmezse sonra okumanın da güzel olacağını düşünüyorum. Ama okumalı yani! Günlük'te Tehlikeli Oyunlar'ın, Oyunlarla Yaşayanlar'ın, Eylembilim'in ve ve daha birçok hikaye ya da romanın taslağı, planı vardı. Bu taslaklar o kadar kapsamlıydı ki Oyunlarla Yaşayanlar'ı yeniden okumuş gibi oldum. Sevdiğiniz bir yazarın üretme sürecine böylesine tanık olabilmek çok büyük bir şans. Yazı taslaklarının dışındaki kısımlar da çok güzeldi. Herhangi bir kurmacanın merceğinden geçmeden, doğrudan Oğuz Atay'ı dinleyebildiğim için mutluyum. İyi ki böyle bir günlüğü kalmış arkada. Son zamanlarda okumalarımın hakkını veremiyormuş gibi hissediyorum ve bu durum beni rahatsız ediyor. Belki daha az okuyup okuduklarımın üzerine daha fazla düşebilirim. Notlar alarak vs... Bu his son zamanlarda hemem hemen her okuduğum kitapta ortaya çıksa da Günlük'te biraz daha kuvvetliydi. Şöyle düşündüm: Bir düşünce ortaya konulması açısından kısa bir süreye karşılık geliyor olsun. Kişinin doğumundan o ana kadar ki, düşüncenin oluşmasında etkili süreci göz ardı edelim. Bu kısa anlar ortaya çıkması, üzerine düşünülmesi ve yazıya geçirilmesi açısından çok geniş bir aralığı kapsıyor. Okuduğum günlük birkaç yılı içeriyor. Ben ise iki saatte okuyup geçiyorum. "Yazar birkaç yıl boyunca sadece bunları mı düşündü" demeyelim. Anlatmak istediğim, asıl sahibinin düşünceye ayırdığı süre bile benim ayırdığım süreden kat kat fazla. Hal böyleyken nasıl anlayabilirim. Bilmiyorum. Okumakla alakalı bir derdim yok, alışkanlık haline de geldi benim için. Ama bir şeylerini değiştirmem gerek gibi hissediyorum. Anlamını, işlevini, yöntemini, amacını... Neyi olur bilmiyorum.

GünlükOğuz Atay · İletişim Yayınları · 20205,7bin okunma

·

18 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

hasci