Selam sana ey söz yontucusu bahadır yürekli kış
Ey dünyayı bizden saklayan büyük ve beyaz perde
Caddelerde, göğe karşı kurduğumuz murdar evlerde
Bir ayet salkımı olup bize ölümü hatırlatan bakış
Dilsiz kurbanlarız hepimiz cellâdına yaltaklanan
Dışarıda destansı efelik, bin türlü kepazelik içerde
Ey çoban çevgeniyle büyüyen mektepsiz berduşlar
İçinde sıkıştığımız o rüyaları hiç ağlamadan itelim
Mızıka çalalım, körlere sinemalarda yer gösterelim
Cepheden geç dönen bir asker gibi baksınlar bize
Kardan adamların içinde kırpalım ayaza gözlerimizi
Bulsunlar kolaysa, kış ikindisinin evinde gizlenelim
Selam sana ey dinledikçe üstümüze kapanan şarkı
Ey avazımızı kandıran neşide, ey sinsi alışkanlık
Ocağımız söndü işte, terekemizi çakallara kaptırdık
Kumaştan çalan terzinin evinde ıskaladık hep hayatı
Hissesi bol bir oyundu bizimki bunca alkışa bakılırsa
Güzellik uykusundaydık hani, sıçrayarak uyandık
Perde! Ne kırk gece yanan ışık ne kar altında ıskat
Kulakta ezan, eğinde kefen, yâr dudağında çığlık