Aç gözlü hastalıklar sıraya girmişlerdir kapımın önünde herhalde. Kovacak değilim. Şimdilik komşulukla yetindiklerine göre durumda bir sakatlık yok. Ama ben uyuduktan sonra kim söyliyebilir ne yaptıklarını? Şurama burama burunlarını sokuyorlardır belki. Yer beğeniyorlar, yer tutuyorlardır. Şuraya çok işlek bir kanser oturtabiliriz, beynin: şu köşesini bir ur bahçesine çevirebiliriz, diyorlardır belki de.
Gelecekteki bir paylaşmanın temelini atıyorlardır. Anlaş-
mazlıklar çıkıyordur, saldırmazlık, ateşkes sözleşmeleri, anlaşmaları oluyordur aralarında. Ben her olasılığa karşı önlemli giriyorum yatağa, geceleri. Organlarıma tek tek kulak
vermeyi ödev edindim. Uyku basmadan önce içime dalıp sesleniyorum. Diyorum ki, kubbelenen çarşafların altından:
"İyi geceler, benim emekli böbreklerim."
"Aziz yüreğim, sana da Allah rahatlık yollasın."
"Ey benim bilincimin pınarı, gök kokulu usum, gel birlikte düşleyelim yarın denize indireceğimiz amaçları."
"Serçeparmağım, en güzel cıvılhlar senin olsun."
Hiç de fena değil insanın kendine ara sıra ufacık mendiller sallaması. Hiç olmazsa karanlığın nükteleri genzinize kaçmaz oluyor ikide bir de.