Gönderi

"Bana bir gül yollamış." Hattın diğer ucundan hayal kırıklığıyla karışık bir ho­murtu geldi. "Biliyorum, pek kimseyle çıkmıyorsun canı­mın içi ama köşedeki dükkânda beş dolara satılıyor." "Kristalden yapılma." Elena konuşurken gülün üstün­den son derece dikkat çekici bir biçimde ışık yansıdığı gö­züne çarpınca ağzı açık kaldı. "Olamaz." "Ne olamaz?" Elena gözlerine inanamayarak yakındaki bir çekmeceyi açtı, içinden ağırlığı biraz dengesiz olduğu için pek kullan­madığı, çok gergin, her maddeyi kesen bir bıçak çıkarıp gülün gövdesini çizmeye çalıştı. Bıçak en ufak bir iz yap­madı. Ancak tam aksini deneyince, gül bıçağın çizilmez yüzeyini çizdi. "Ah, siktir." "Ellie, yemin ederim hemen neler olduğunu anlatmaz­ san seni eşek sudan gelinceye kadar döveceğim. Neymiş o? Kan emici bir mutant gül mü?" Elena kahkahasını bastırmaya çalışarak elinde tuttuğu, tarif edilemez güzellikteki nesneye baktı. "Kristal değil." "Zirkon mu?" diye sordu Sara dümdüz bir ses tonuyla. "Ah, bekle, plastik." "Pırlanta." Tam sessizlik.
·
25 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.