Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

·
Puan vermedi
Yeterli Olmayı Aramak
Yeterli Olmayı Aramak            ༄ ༄ ༄ Kişiliğin denge kabiliyetini geliştirmesi ve koruması bireyde önce kendine sonra topluma doğru iletişim kurması ve faydalı olması gerekmektedir. Kişilik kabiliyetinin sağlıklı düzeye ulaşması hayatın görev ve sorumlulukları açısından elzemdir. Bireyin, kişiliğini tanıması, hayata ve olaylara karşı beklentisi, görev ve sorumlulukları görmesiyle konumunu seçip istikamet belirlemesi hayat boyu süren bir olgudur. Bu olgu içinde çağın şartlarının sunduğu imkanlar, eğitimi ve toplumun algısını şekillendirmektedir. Kişiliğin gelişim ve yönü, karakter oluşumunu belirler. Karakterin gelişimi her yaşta ve meslekte hayatın her alanında devam eder ancak yaşın gençlikten olgunluğa hızı fazladan yavaşa doğru giderek sürer. Karakter gelişiminin yoğun olduğu evrelerde dış etkiler yoğun olmaktadır. Yoğun dış etkenler olumlu ve olumsuz yönde etkiler. Karakterin sabırlı, dingin, esnek olması gibi olumlu yönleri yanında agresif, sabırsız, katı gibi olumsuz tarafları vardır. Londra Ekonomi Okulu’nda psikoloji profesörü olan Thomas Curran; Mükemmeliyetçilik nedir, bize ne yapar, kaynağı nedir gibi temel meseleleriyle bir saplantı olan “Mükemmeliyetçilik” bozukluğunu; “Mükemmellik Tuzağı” kitabında tanı ve tedavisini anlatmaktadır. İletişim teknolojinin büyük bir gelişimiyle hayatın her alanında kullanılmaya böylece etkili olmaya ve hayatın bir gerçeğine dönüştü. Gerekli, keyfi, zorunlu her iş ve hâl, iletişim medyasının simgesel iletileriyle hayatın gidişatında şekillendi ve yerini buldu. Yoğun görsel ve simgesel araçlarla kişiliğimizin varoluş ifadesi kendine yer bulmaya ve alanlar kurmaya doğru evirildi. Bireyin bilişsel sağlığı, çevresel faktörler, geçmiş yaşantı gibi durumlarla ilişkili olduğu gibi teknolojinin hangi alanı ve ayırdığı vakitte çok önemli bir faktör haline geldi. Teknoloji dünyasına verilen yoğun ilgiyle birçok kişilik tarzları ortaya çıkmakta. Bu kişilik tarzlarının gelişimi ve etkisini ile ilişkisi olan “Mükemmellik Tuzağı” bunlardan biri olup bireyi istenilmeyen davranışlara götürmekte. Toplumun kusursuz ve mükemmel beklentileri algılarıyla teknolojinin gelişmiş imkanlarını kullanarak ‘eksiksiz, mükemmel bir insan’ ortaya çıkartılmaya çalışılmakta. Bir ölçüde kalıtsal olan mükemmeliyetçilik, bir başarıyla hak edilmeyen bir övgüyü kabul etmek yerine onu şansa veya tesadüfe bağlamak olgunluğu dengeyi getirecektir. Thomas Curran, mükemmeliyetçiliğin sınırını şöyle bahseder: “Eğer çatlaklarımız, kusurlarımız ve buruşukluklarımız en ufak kusurları bile ortadan kaldırmayı görev edinmiş baskıcı bir etki tarafından büyütülüp abartılmak yerine olduğu gibi bırakılabilseydi, tıpkı onlar gibi kusurlu hayatlarımızdan hayli memnun olabilirdik.” Kendimizi, kusurlu benliklerimizi mükemmelleştirmeyle, hayatı savunma modunda yaşamayla, etrafımızdaki kişilerin en ufak hatasını, kusurunu ve noksanlığını ortaya çıkartmak ya da gizlemek gibi benliğimizin özüne ve algımıza kadar yayılan bir meşguliyettir. Kendi Odaklı Mükemmeliyetçilik, Toplumsal Mükemmeliyetçilik, Öteki Odaklı Mükemmeliyetçilik ölçeklerini ele alan Curran, noksanlığa dayalı bir düşünme biçimi ile karakterize edilen mükemmeliyetçiliği; yeterince kusursuz değilim, dolaysıyla kusurlarımı etrafımdakilerden ve herkesten gizlemem gerekiyor, takıntıları ele almaktadır. Mükemmeliyetçiliğin ıstırabı ele alan Curran, Paul ve Gordon iki psikiyatrinin uzmanlık alanlarından referans alarak konunun ince yönlerini anlatır. Kendi-odaklı mükemmeliyetçilik, yüzlerce çalışmada özgüven ve mutluluk gibi iyi şeylerin yanı sıra depresyon, anksiyete, çaresizlik, beden algısı endişeleri ve anoreksiya gibi çok kötü şeylerle de kolerasyon gösterir. Curran, yakın geçmişte yapılan araştırmalarda kendi-odaklı mükemmeliyetçiliğin olumsuz etkilerinin anksiyete ile pozitif bir korelasyon göstermesinin yanı sıra depresyonun zamanla artacağının habercisi olduğunu ifade eder. Öteki-odaklı mükemmeliyetçiliğe geldiğimizde yüksek düzeyde kincilik, muazzam bir takdir edilme arzusu, diğerlerine yönelik bir düşmanlık, özgecilik eksikliği, toplumsal normlara uymama ve güvensizlik arasında bağlantılar keşfedilmiştir. Bu iki kişilikte kasvetli bir tablo vardır. Ancak toplumsal mükemmeliyetçilik daha büyük endişe tablosu var. Toplumsal mükemmeliyetçilik sergileyen kişiler ciddi ölçüde yalnızlık çektikleri, geleceğe endişeyle baktıkları, onaylama ihtiyacı duydukları, sorunlu ilişkiler yaşadıkları, ruminasyondan ve kendini yargılama eğiliminden muzdarip oldukları, kusurlarını diğerlerine ifşa etmekten korktuklarını, hayattan tatmin alamadıklarını ve kronik olarak özgüven eksikliği çekerler. Bu bilimsel veriler tespitlerle yüksek düzeyde çaresizlik, anoreksiyadan, depresyondan ve anksiyete bozuklarından muzdarip ve bu ciddi psikolojik sorunlara karşı savunmasızdırlar. Günümüzde uğursuzca yükselişte olan zihinsel ve duygusal sorunların altında yatan bir faktörde mükemmeliyetçiliktir. Bir sürü akıl sağlığı sorununa müsait olan mükemmeliyetçilik, yapısında agresif ve sinirli bir savunmasızlık vardır. Tüm bu olumsuzluklarda mükemmeliyetçiliğin olumlu tarafları yok mu?! Kitabın ikinci kısmında olumlu, sağlıklı, normal mükemmeliyetçilikten bahseder. Çalışkanlık, dayanıklılık ve gayret gibi girişken nitelikleri içeren kendi-odaklı mükemmeliyetçiliğin olumlu mükemmeliyetçiliktir. Epideminin gelişmekte ve yaygınlaşmasıyla her yerde mükemmeliyetçiliğe rastlanması, kusursuz olmaya yönelik bir baskı hissedilmesi cihetiyle Curran, kitabın üçüncü kısmında “Mükemmeliyetçiliğin Kaynağı Nedir?” konusunu ele almaktadır. Kişinin kendisinin kıymetli hissedilmesi, her şeye dayanabilmesi, herkesi sevebilmesi ve hep üretken olabilmeli istek ve beklentileri sonucunda mükemmeliyetçilik maskesini giyer. Curran, çağımızın toplumunun bireye yüklediği melileri, poster, reklam panolarında, sosyal medyada yoğun talimatlar şeklinde olmasıyla mükemmeliyetçiliğin tohumlarını atıldığını, söyler. Elbette bunun genetik yönlerini de ele alır. Sahip olmadığım şey, sosyal medya şirketlerin kusursuz olma baskıları, meritokratik hastalığı, ebeveynlik tarzlarından olağanüstü çocuklar yetiştirme baskıları, modern işyerlerinde mükemmeliyetçiliğe bel bağlaması konularıyla mükemmeliyetçiliğin kaynağı irdelenmektedir. Mükemmeliyetçiliğin tersi bir durum olan ‘Kusurluluk’ kitabın dördüncü son kısmında irdelenmekte. Bu bölümde birey ve toplum bazında mükemmeliyetçiliğin tuzağından kurtularak ‘yeterince iyi’, ‘biz yeteriz’ dengesini yakalamanın önemini açıklar ve çözüm yolları ele alır. Noksanlığa dayalı bir düşünme biçimi ile karakterize edilen mükemmeliyetçiliği; yeterince kusursuz değilim, dolaysıyla kusurlarımı etrafımdakilerden ve herkesten gizlemem gerekiyor, takıntıları bırakılarak kusurlu ve noksanlık olmayla “Ben buyum!” diyebilmektir. Toplum, mükemmeliyetçiliği büyük bir sorun olarak görmez. Kendimizi tedirginlik içerisinde zorlamak, diğerinin önüne geçmeye çalışmak, sürekli daha fazlasını ve iyisini elde etmeye çalışmak; bunlar, toplumun ödüllendireceğini vadettiği ve çoğumuzun yaşamının ana taslağını oluşturan davranışlardır. Mükemmeliyetçilik nedir, birey ve topluma etkisi, kaynağı ve son olarak kurtulmanın çaresi ile çözüm yolları hakkında psikoloji profesörü olan Thomas Curran; “Mükemmellik Tuzağı – Her Zaman Daha Fazlasını İsteyen Bir Dünyada Yeterli Olmanın Gücü” kitabında kişilik bozukluğunun bir yönünü anlaşılır hale getirmektedir. Kitabın Künyesi: Thomas Curran, Mükemmellik Tuzağı – Her Zaman Daha Fazlasını İsteyen Bir Dünyada Yeterli Olmanın Gücü, çev. Emre Can Ercan, Kronik Yayınları, Psikoloji Serisi-6, 1. Baskı Aralık 2023, 284 sayfa. Yunus Özdemir
Mükemmellik Tuzağı
Mükemmellik TuzağıThomas Curran · Kronik Kitap · 202321 okunma
152 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.