Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

216 syf.
·
Puan vermedi
oncelikle uzun bir yazi ve oldukca bilincakisi olacagini vurgulamak isterim. bir altiniyla baslayalim. “bu kadinin benim icin ne ifade ettigini anlatmakta zorlaniyorum. biz erkekler kadinlar hakkinda guzel seyler soyleriz ama cogunun da oldukca sınırlı varliklar oldugunu biliriz. onlarin pratik yeteneklerini overken, bu yeteneklerinden adeta faydalanarak onlari yereriz aslinda, dikkatle koruduklari erdemleri icin onlara saygi duyar ama bu erdemi ne denli onemsemedigimizi kendi davranislarimizla adeta sergileriz. deger veririz onlara, elbette, karilarimizi en sahane hizmetkarlara donusturen o annelik gorevlerinden oturu deger veririz, parayi kazanan biz oldugumuzdan hayatlari boyunca bize baglidirlar cunku, ve anneligin gerektirdigi gecici gorevler disinda tek isleri bizim her ihtiyacimizi karsilamaktir.” kitabin kadin-erkek esitsizligi, “saygi” cercevesini en buyuk vurgulayanin bu paragraf olduğunu dusunuyorum ben. bu paragraf uzerinden gidecek olursam, kitabinda yazildigi donemlerde kadinlarin oldukca geri planda ve “gorevleri” olduğunu ve bu gorevler dahilinde ve disinda oldukca kucumsendigini o donemden bu doneme kadar yazilmis bircok kitapta yer aldigini biliyoruz. fakat bu yazilanlarin olmadigi, erkek cinsinin yasamadigi, refah duzeyi oldukca yuksek bir yer dusuneyim. aklima hicbir yer gelmiyor hakli olarak. fakat yazar, donemi neticesinde cok buyuk bir adim atip bilimkurgu kategorisinde de bunu oldukca iyi harmanlamisti. evet gecmis zaman, cunku son 30 sayfasi kalana dek cok iyi gidiyordu daha sonrasinda bende bir seyler koptu. hayir kitapla ilgili oldugunu dusunmuyorum. oyle bi carpiklikti ki son 30 sayfasini kenara birakip araya iki kitap (cadinin yuregi ve on kisiydiler) sigdirdim. bugun ise dedim ki fatma boyle olmaz, bayadir okumak istiyordun -ki cok da sevdin niye boyle yapiyorsun diye sordum. cevabinin annelik olduguna karar verdim. oncelikle kitap bircok unsuru elestiriyor, elbette ki cogunlugun elestirdigi basliklar bunlar fakat cok yuksek bi huzura kavusmus, her yerden ve bircok seyden bihaber insanlarin yasadigi yerle kiyaslanip da orada yasayan insanlara bunu anlatmak cok zor gelince -cunku anlayamiyorlar- asil cehaletin onlarin yasadigi degil de bizimkinin oldugu insani çok rahatsiz ediyor. hayir, mesele erkek degil. erkek yok diye refah icindeler degil. mesele sevgi. annelik sevgisi, kutsallastirdiklari ve tirnaklarin ucuna kadar benimsedikleri olan sey. iste beni tam da bu noktada rahatsiz etti ve bir ara vermeye karar verdim. beni oldukca korkutan ve sarsan bir gercek annelik. kaldiramayacagimi dusundugum, bu yuzden erismek istemedigim bir seruven. hem de cok onemli bir seruven. iste bu seruvenin kitapta her seyin temelini kapsamasi ve beni icten ice huzursuz etmesi bundandi. kitabin bu dozu yakalayamadigini dusunuyorum. soyle ki, annelik ve kadin arasindaki ince cizgiyi ortalayamadigi fikrindeyim. soyle ki, annelik uzerine olan varolusun cok buyuk ve yalnizca insan olduklari icin saygiyi hak ettiklerini dusunuyorum tabi ki. annelik duygusunun elbetteki empatisini yapamiyor ve gozume de cok korkutucu geldigi icin beni rahatsiz eden iki seyden birisiydi. yanlis anlasilmak istemem ancak annelik-babalik insan hayatinda olmazsa olmayan bir sey degil. hatta olursa tipki kitaptaki gibi cok buyuk titizlik isteyen ‘kutsal bir sey’ oldugunu kabul ediyorum. ancak varolus kadar onemli bir olgu degil. elbette ki kitapta savunulan dusunce cok farkli, bir seyleri one surmeliydi ki yazar anlasilabilsin. iki rahatsiz eden şey olduğunu söylemistim. bir digeri ise Terry serefsizi. tiksiniyorum ya gercekten. kitabi terry yuzunden atasim yirtasim geldi cunku aklima gercekten de boyle insanlarla bazi konulari hakkinda munakasa ettigim geldi. “erkeklik” en buyuk seydi ona gore. inanilir gibi degil. ben kadin erkek demiyorum hicbir zaman, insan ya. insan olmali bir cumleye baslarken veya bitirirken. gercekten kacinci yuzyildayiz ve hala kitaptaki -o ucuk olsa dahi- huzura bir adim degil, bir salise kadar dahi yaklasamadik. kiskanclik, gorgusuzluk, irkcilik, ayrimcilik, adaletsizlik. korkunc. ciddi manada korkunc ve husran. ara ara dusundum, boyle bir distopyada yaşamak ister miydim diye. istemezdim fakat neden? ister miyim ama neden? oyle guzel endisesiz, rekabetsiz, mutsuzluk olmadan surulen bir yasami elinin tersiyle itebilir mi insan? itmez fakat nicin baska insanlara cehennemi yasatir? ne istiyor hayattan ve ne bekliyoruz dunyadan tam olarak? sinirlarini ve saygisini bilmeyen, sevgisiz insanlarin arasinda oradan oraya savrulup eksilip ufalmak icin hayat cok kisa. lutfen bu insanlardan olmayin. kadinlari elinizin tersiyle itilecek cinsler olarak degil, tek gecelik iliskiler altinda kullanilcak objeler degil, insan olarak bakin. kalbi ve ruhu olan, hayir cicek degil hayir bocek degil, yalnizca insan. hayir naif degil, hayir duygusal degil, hayir feminen degil, hayir maskulen degil. yalnizca nasil olmak istiyorsa oyle olan bir insan. ve kitabin ben devaminin olduğunu bilmiyordum acikcasi. yazarin diger kitaplarini biliyorum elbette ancak tek bolumluk bir distopya olduğunu sandim. ve beni sasirtan da bu ilk kitap degilmis uclemenin, ikincisiymis. fakat devami da varmis ve bu beni biraz gerdi. (spoi) ellador neler gorecek? neler yasayacak gercekten inanilmaz merak ediyorum. korkmuyor da degilim. daha anlatmak istedigim cok sey vardi. fakat burada kesmeye karar verdim. neden bilmiyorum, daraldim ve sinirlendim. ocak ayinin son kitabiydi. teşekkürler. 2024/12.kitap
Kadınlar Ülkesi
Kadınlar ÜlkesiCharlotte Perkins Gilman · İthaki Yayınları · 201812bin okunma
·
49 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.