BİR aile ÜÇ farklı yaşam... Birbirlerinden oldukça farklı olan üç insanın (anne-baba-oğul) aileymiş gibi bir arada yaşamaya çalışması elbette çok zaman sonra başarısız oluyor. Bir bankada şef olan babamız Hüsnü'nün hayali banka müdürü olmak ve o çok istediği arabayı almak. Memur olan annemiz Arzu artık kirada oturmamak, eskimiş ev eşyalarını yenilemek istiyor. Aslında Arzu düz bir memur olsa da iç dünyası gayet zengin ve asla sıradan olmayan bir kadın. Genç, hırslı ve köşeyi olabildiğince çabuk dönmek isteyen, çocuk yaşta ticaret, alış-veriş işlerine kafa yoran oğlumuz Özgür. Arzu ve Hüsnü'nün birliktelikleri sadece kağıt üzerinde kalmış, karı-koca olmaya dair hiçbir ilişkisi kalmamış, birbirine tamamen yabancılaşmış iki insan olarak devam ederken ikisi de geldikleri yaşa kadar kendilerini gerçekleştirmemiş ve bunun acısını duymaya başlamış insanlar. Hâl böyleyken ikisinin de karşılarına fırsatlar çıkar ve ikisi de bu fırsatların peşine düşme cesaretini gösterir. Mustafa Kutlu üç ayrı dünyayı tek tek ele almış ve kitabı üç bölüm olarak yazmış. Üç farklı insanın hayatını okurken değerlerimizin, insanlığın, ahlakın, güzelliğin gittikçe azaldığına hatta belki de kalmadığına şahit oluyorsunuz. Yozlaşmanın, her şeye yabancılaşmanın, bir olmamanın vb durumların ise gittikçe artığını görüyorsunuz. Mustafa Kutlu yine yapmış yapacağını ve üç ayrı hikâyenin sonunun nasıl biteceğini okurlarına bırakmış. Eee şimdi ne olacak diye merakla diğer sayfaya geçtiğiniz de hikâyenin bitmiş olduğunu göreceksiniz :( bunu hem seviyorum hem sevmiyorum. Nihayetinde üç farklı insanın kendi hayatlarına anlam katma çabasını okuyor ve yine ANLAM/LI bir hayatı inşa etmenin insan olarak yaşamanın en önemli belki de yegane şart olduğunu anlıyorsunuz.

ChefMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20111,769 okunma

·

24 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Meryemce