Gönderi

266 syf.
7/10 puan verdi
Bir sürelik mecburi bir aradan sonra nihayet kitabın sonunu getirebildim. Açıkçası ekte de belirtildiği gibi yazarın düşünsel yönündeki gel gitler, kitabı distopya veya ütopya kategorisine koyamamak, kitabın albenisini yitirmesine sebep olmuş. Tam anlamıyla bir sarsıcı yön yoktu yani. Yine de tektipleştirilen ve tam bir kast sistemi ile oluşturulan toplum yapısı ilgi çekiciydi. Şişelerde yetiştirilen ve ödevleri telkinle bebekliğinden itibaren dikte edilen bireyler, sınıflarının getirdiği ödevleri sorgusuz yerine getirirler, soma adlı ilaçlarla yapay zevkler yaşarlar ve mutlu hissederler, istedikleri kişiyle seks yaparlar fakat bağlanma ya da aşk yoktur. Çocuk sahibi olmak yoktur. Anne baba kavramı da yoktur. Bireyleri bireyselliklerinden arındırmak için her türlü durum hazırdır yani. Bu akışta kitap rutin seyirde ilerliyor ve bu dünyayı, işleyişini kavrıyoruz. Sonrasında Vahşi'nin sahneye çıkışıyla işe felsefi bir boyut katılmış oluyor. Bu arada karakterlerin isimlerini, tarihteki önemli şahsiyetlerden aldıkları görülüyor. Ford'un ise ünlü otomobil üreticisi Henry Ford'dan geldiğini tahmin etmiştir birçok okuyucu. Bunun yanı sıra denetçi Mond, adını başka bir şahsiyetten almış olsa da, Ford'un bir modeli olan Mondeo'nun bu karaktere ithaf olduğunu yerli yersiz düşünmek istedim :) reklam kısmını geçelim... Mond ile Vahşi'nin felsefi konuşması güzeldi. Vahşi yaşam ile modern diye tabir edebileceğimiz düzen arasında seçim yapmak zorunda olsak hangisini seçer, hangisinin hangi yönünü alırdık, bunun mukayesesini okurken ister istemez yapıyoruz. Okunası kitaplardandı ama hala 1984'ün yerine koyabileceğim kitabı bulamadığımı söyleyebilirim.
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 20213 okunma
·
11 görüntüleme
Post Mortem okurunun profil resmi
Mukemmeli vaadi ütopyayı çağrıştırsa da totaliter bir düzenin tam anlamıyla hissedilememesi, kitabi distopya örneğine koyamamami sağladı. Bireyler üzerindeki bebeklik döneminden gelen sartlanma, başkaldiri unsurunu yok etmiş olsa gerek, biraz daha aykırı bireyler olsa daha bir distopik olabilirdi sanki. Yanlış düşünüyorsam düzeltin :)
Post Mortem okurunun profil resmi
Gelin biz bunu göreceli olmaya baglayalim :) vahsiye göre bu distopik bir dünya olsa da diğerleri bunun ayırdına varamayacagi için ideal dünya diyebilirler. Nitekim içinde bulunduğumuz dünyada da bir kesim, hayal ettiği dünyaya ulasmis olabilir ama hatırı sayılır bir çoğunluk içinse içinde bulunduğumuz dünya, kitaplardaki distopyalarla yarışır. Bir de bazı kavramlar da içerik olarak esnek olabiliyor. Mesela, Gen mühendisliği sayesinde daha anne karnında iken çocuğun hastalıkları ayiklanabilecek, yeni doğan her birey sağlıklı olabilecek. Projeler hep böyle başlar. Nitekim bu işin maliyet yönüne gelirsek bunu devlet karsilamayacak ve sadece zengin insanlar yaptirabilecek. Böylece de daha bebeklikten, hastalığı olan bebeklerin avam tabakaya, sağlıklı bebeklerin ise kaymak tabakaya ait olduğu bir durum ortaya çıkacak. Utopik bir fikir nasıl da korkunç bir sonuç doğurdu ve distopik bir durum ortaya çıkardı.
Gökçe okurunun profil resmi
Ki bir de Gen mühendisligiyle birlikte bir bebek daha anne karnındayken iyileşebiliyorsa hastalandırılamaz mı, cok da kolay yapılır zannediyorum. Gelin bir tane daha olumsuz bir sonuuç. Demek ki her iyinin bir kötüsü, her kötünün de bir iyisi vardır mutlak. Dediginiz gibi göreceli bir eser olsun o halde :)
Gökçe okurunun profil resmi
Bütün ütopya veya distopyaların yerine koyduğum kitap Hayvan Çiftligidir. George Orwell cümleleriyle beni hayran bırakmıştı o kitaptan sonra da sıra Cesur Yeni Dünya'ya geliyor. Huxley de Orwell da kesinlikle baş yazarlar. Modern edebiyatımıza baktigımızda ise benim icin ilk sıra hic kuşkusuz Ursula K. Le Guin'indir. Tabii bu benim dusuncelerim. Kitapla ilgili kucuk bir bilgi vereyim arastirdiysaniz görmüşsünüzdür belki ama kitap bir distopya örnegidir. Her ne kadar mükemmeli vaat etse de istenilen bir dünya bu tarz degildir.
Gökçe okurunun profil resmi
Sorun şu ki; bu ütopyaya ulaşmak için seçilen, insanların daha hücre iken sınıflara ayrılması gibi, yol ve yöntemler dehşet verici. Vahşi'nin yaşadıklarını da düşünmek bizi distopyaya götürüyor. Burada bir kişi mutsuzsa ve şikayetçiyse diğerlerinin mükemmel düşünmesinin pek anlamı yok zannımca. Ütopya gibi düşünmek konusunda da oldukça haklısınız ilk bakışta bana bir ütopya örneği sunuyor gibi gelmişti fakat biraz konuşunca bu yargım değişti.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.