Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

128 syf.
8/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Denizin şakası olmaz...
2009 yılı kışında Ayvalık açıklarında bir balıkçı teknesi iki kişilik mürettebatıyla o günkü rızkını almak için denize açılıyordu. Hava mevsimine göre oldukça sıcak ve güneş de parlaktı. Mürettebat 60 lı yaşlarında bir kaptan ve fazla deneyimli olmayan ama hırslarını da yüklenip yolculuğa çıkmış bir miçodan ibaretti. Deniz aslanı anlamına gelen adıyla, 13 metrelik Esedül Bahri teknesi için yasal olarak bu kafa sayısında mürettebat da yeterliydi. Denize açılıp, epey bir at-çek sonrası yüklüce balık tuttuktan sonra kaptan geri artık geri dönmek istedi. Bu tercihte en büyük etken, havanın değişmeye başladığını, bulutların grileştiğini fark etmesi ve hepsinden önemlisi bunca yıllık tecrübesine dayanarak bir fırtınanın yaklaşıyor olma ihtimalini sezinlemesi yatıyordu. Miço ise biraz daha kalıp, daha çok balık avlama peşindeydi; belki borçları yüzünden belki biraz da hırsları… Ve bu daha fazla avlanma merakı, bu teknenin fırtına karşısında çaresizce debelenip, kaçınılmaz sonunu hazırlaması için bir vesile olacaktı ne yazıkki. Fırtınaya yakalandıklarında Ayvalık’ın Pateriça koyunun yaklaşık 3 km açıklarında bir noktada, uzun bir süre çaresizce mücadele edip, sonunda tekneyi denizin karanlık sularına teslim ettiler. Asıl mücadele ise ondan sonra başladı. O soğuk deniz sularında, kilometrelerce kıyıya doğru ve dalgalara karşı yüzmek zorunda kaldılar. Kıyıya vardıklarında, ikisinin de kollarında bacaklarında derman kalmamıştı. Ancak Hipotermi riskine karşı koymak için yardım alana kadar optimum seviyede hareket etmeleri ve vücutlarını sıcak tutmaları gerekiyordu. Oysa, miço tamamen tükenmişti. Kaptan ise hayatını riske atmamak ve bir an önce yardım alabilmek amacıyla çocukluğundan beri avucunun içi gibi bildiği bu sahildeki en yakın yerleşim yerine doğru son gücüyle koşmaya başladı. Yardım aldığında kıyıda uykuya esir düşen Miço, çoktan hipoterminin tatlı kollarına kendini bırakmıştı. Hastaneye vardıklarında miço hayattaydı, ancak ne yazıkki tüm müdahalelere rağmen kurtulamadı. Hem ekmek teknesinden hem de çalışma arkadaşından olan kaptan ise, verilen hatalı kararın sonucunu acı bir şekilde ödemiş oldu. Ve bir daha asla teknesiyle açılma fırsatı ve cesaretini yakalayamadı. İşte tıpkı kaptan kitabında olduğu gibi ne kadar çok denizle ilgili bilgiye sahip olursanız olun denizin şakası olmuyor. Bu kitaptaki hikayede bana kendi ailemin başından geçen bu kötü anıyı hatırlattı. Burada kısaca aktarmaya çalıştığım, defalarca dinlemiş olduğum bu hikaye, sanki bu kitap ile tekrardan zihnimde kendim yaşamışçasına canlandı ve üzülerek kitabı okudum. Ne kadar çok bilgiye sahip olursanız olun, yıllarca tecrübeniz olmasına rağmen denize yenik düşebiliyorsunuz. Ne yazık ki denize kıyısı olan yerleşim yerlerine gittiğinizde herhangi bir balıkçı kahvesine oturduğunuzda bu tarz hikayeleri duymanız dinlemeniz o kadar olasıdır ki ansiklopediler dolusu kaptan hikayesi dinleyebilirsiniz. O nedenle denizin şakası olmaz lafı her zaman söylenir ama asla dikkate alınmaz, kaptanın da dikkate almadığı gibi denizcilerin basireti bağlanır.
Kaptan
KaptanTaleb Alrefai · Ayrıntı Yayınları · 2022117 okunma
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.