Zaten Lenin' in "ulusların kaderlerini tayin hakkı" politikası şartlı bir politikaydı. Lenin'e göre, kaderini tayin hakkı "kayıtsız şartsız" savunulamazdı. Ulusal çıkarlarla "proletaryanın çıkarları" çatıştığı an, ulus, "proletarya"nın çıkarlarına tabi olmak ve "ayrılma hakkı" terk edilmek zorundaydı. Boşanma hakkı fiilen boşanmayı savunmak anlamına gelmezdi. Bu durumda her "koca", "karısına" şöyle yanıt verebilirdi: "Ben sana boşanma hakkın olduğunu söylemiştim; yoksa boşanma isteğine olumlu cevap vereceğimi değil."