Gönderi

Bir miktar uzun lâkin okunmaya değer bir kıssa:
Küçük yaşta bir çocuk Ebû Bekr b. Halef el-Lahmiye, yüzü sapsarı kesilmiş bir halde Kur'an okur. Bu hali gören Şeyh durumu merak edince kendisine çocuğun bütün gece uyumayıp Kur'an okuduğu söylenir. Oda "Evladım! Bu gece Kur'an okurken gözünün önüne beni getir ve öyle oku, bir an olsun benden gafil kalma" der Çocuk "tamam" der ve gider Sabah tekrar geldiğinde Şeyh. "Söyle bakalım, dün gece de Kur'an'ı hatmedebildin mi?" diye sorar. Çocuk, "yarısından fazlasını okuyamadım" der.q Şeyh de. "Evladım! Bu gayet güzel, ancak sen yarın gece ashab-ı kiramdan birini gözünün önüne getir ve Kur'an'ı ona oku. Ama dikkat et, çünkü onlar Kur'an'ı Hz. Peygamber Aleyhisselamdan dinlemişlerdır. Sakın okuyuşunda en ufak bir hata yapma" der. Çocuk, "inşallah böyle yapacağım" der ve gider. Sabah çocuk tekrar geldığınde şeyhı kendisine gece ne yaptığını sorar. O da, "Üstadım! Ancak Kur'an in dörtte birini okuyabildim" der Şeyh ise. "Evladım! Bu gece Kur'an'ı Hz. Peygamber Aleyhisselamın huzurunda olduğunu düşünerek oku ve kimin huzurunda okuduğunu bil" der. Çocuk, "tamam" der ve evine gider. Sabah olunca gelir ve; "Gece boyunca ancak bir cüz Kur'an okuyabildim der. Şeyh, "Evladım! Bu gece Kur'an'ı Hz. Peygamber Aleyhisselamın kalbine inzal eden Cebrail'in huzurunda oku, fakat kimin huzurunda okuduğunu unutma" der Ertesi sabah çocuk, "sadece birkaç âyet okuyabildim" der. Şeyh "Evladım! Bu gece olduğu zaman Allah'a tövbe edip yönel. O'nun mehabetini düşün ve namaz kılan kimsenin aslında Rabbine münacat halinde olduğunu bil, O'nun huzurunda bulunduğunu ve O'nun kelamını okuduğunu aklından çıkarma. Okuduklarını düşün, payına ne düşeceğine bak. Çünkü maksat harfleri birleştirmek, yan yana dizip okumak da değildir. Sözleri hikâye etmek de değildir Asıl maksat, okuduğun şeylerin manaları üzerinde düşünmek tedebbür etmektir" der. Ertesi sabah şeyh delikanlının gelmesinı bekler, fakat delikanlı gelmez. Bunun üzerine ona ne olduğunu sorup öğrenmesi için birini gönderir. Nihayet kendisine delikanlının sabahleyın çok hasta olduğunu ve tedavi gördüğünü haber verirler. Bunun üzerine şeyh onun yanına gider. Delikanlı şeyhi görünce gözleri dolar ve "Üstadım! Allah sana hayırlar ihsan etsın, dün geceye kadar yalancı olduğumu bilmezdim. Ama dün gece seccademi serip namaza durdum ve Hak Teâlâ'nin huzurunda Kur'an okumaya başladım. İyyake na'budu [sadece sana kulluk ederiz] ayetine kadar geldim. Sonra nefsime baktım ve söylediğimi nefsimin tasdik etmediğinı gördüm. Allah'ın huzurunda, o benim yalan söylediğimi bildiği halde iyyakena'budu [sadece sana kulluk ederiz] demekten hayå ettim. Baktım ki nefsim yaptığı ibadeti değil, kendi düşüncelerini önemsiyor. Tekrar tekrar Fatiha'nın başından başlayıp okudum, ama her seferinde mâliki yevmi'd-din [din gününün mâlikidir) ayetine kadar geldiğim halde iyyâkena'budu [sadece sana kulluk ederiz] ayetini bir türlü okuyamadım. (Anladım ki, bu ayet bana mahsus değil, ben buna layık değilim. Hak Teâlâ'nın huzurunda yalan söyleyip de onun gazabına maruz kalırım korkusuyla onun huzurunda öylece kalakaldım. Tan yeri ağarıncaya kadar bir rekât bile namaz kılamadım. İyice bitip tükendim ve hasta oldum, şimdi ise nefsimden razı olmadığım halde O'na gidiyorum der ve üç nefes almadan ruhunu teslim eder.
·
46 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.