Her Şeyden Önce Sen “Kesinlikle büyüleyici. Şahane yazılmış bir aşk romanı.” -Samantha Young. “İçinizi ısıtacak, size ilham verecek ve kalbinize dokunacak.” -RT Book Reviews. “Her Şeyden Önce Sen’in her kelimesinden keyif aldım. Bu hikaye içimde sonsuza dek yaşayacak.” -Corinne Michaels. “Bu kitap sizi aşkın her şeyi düzeltebileceğine ve insanları iyileştirebileceğine inandıracak.” -K. Bromberg. “Mia’nın insanın aklını başından alan hassas ruhlu erkekler yazmasına bayılıyorum.” -JB Salabury “Mia Sheridan çıtayı arşa çıkarmış.” -A.L. Jackson. •Kitabın girişinde yazılan bu övgü dolu cümlelerin hepsinin boş olduğunu söylemekle başlayabilirim. Kesinlikle “büyüleyici ve şahane yazılmış bir aşk romanı” değil. Büyüleyici değil, şahane değil ve kesinlikle aşk romanı değil. Kitabı satmak için yazılmış birkaç arkası boş cümleden ibaret. Konusuna bakacak olursak; Küçükken kaçırılmış olan ve türlü işkenceler gören erkek karakterimiz Gabriel Dalton’un bu yaşadığı travmatik olaydan sonra birilerini incitmek ve o eski zamanlar aklına geldiği için dokunamamaktadır. Kadın karakterimiz Ellie (Crystal) ise küçükken annesinin ölmesi sonucu daha önce hiç tanımadığı babası ile yaşamaya başladıktan sonra para kazanmak için yolunun bir gazino tarzı bir yere düşmesiyle ergenliğine giriş yapıyor. Burda stiprizci olarak kendi söyleyişi ile ‘hayatını kazanan’ karakterimiz babasından ayrıldıktan sonra bu işi yapmaya başlar. Yaptığı işten birçok kez kitapta nefret ettiği bahsi geçiyor ama karakterimiz kesinlikle bu işi yapmaktan ne vazgeçiyor ne de geri adım atıyor. Gabriel ile tezi için röportaj yapmak isteyen bir psikolog adayı (Chloe) için Gabriel bu dokunma huyundan vazgeçmek amacıyla baş karakterimiz Ellie (Crystal)’in çalıştığı yere gidip ‘pratik yapmak’ için bir kadın olarak Ellie’yi seçer. Gabriel Ellie’nin buraya ait olmadığını daha iyi bir yaşamı hak ettiğini, onun iyi biri olduğunu söyler ama Ellie kendini bir ‘sürtük’ olarak tanımladığı için ne Ellie geri adım atar ne de Gabriel. •İlk 18 sayfadayken ben ne okuyorum dedim. Kendini yerin dibine gömen bir kadın ve onun hak etmeyeceği kadar iyi bir adamın kendini ‘sürtük’ olarak tanımlayan bu kadını bunlardan uzaklaştırma hikayesini mi? Evet. Crystal için söyleyecek çok şey var. İşinden sürekli nefret ettiğini söylemesi ama hayatını düzeltmek adına hiçbir şey yapmaması. Erkekleri sürekli aşağılaması ama onlara yılışıklık ederek ‘hayatını kazanması’. Aptalca kendi hakkında aşağılayıcı cümleleri ve daha nicesi… Şu zamana kadar okuduğum kitaplarda en nefret ettiğim kadın karakter oldu. Cidden okurken hem sinir etti hemde çıldırttı. Gabriel karakteri bence gayet iyi bir karakterdi, düzgün, insancıl, olması gereken bir erkek karakterdi. Ama Crystal’ı sürekli düzeltme çabası, onu sürekli bu olaylardan uzaklaştırmak istemesi ve bir anda aşık olması saçmalığın daniskasıydı. Okurken Crystal’ın yaptığı işteki birçok sahne cidden iğrençti. Vurmasını bekliyorsun ama daha çok ileri gidip üsteliyor… Aşırı saçma ve iğrençti. Chloe ve Gabriel’in birlikte olması her ne kadar imkansız olsa da ben bu iki karakteri çok shipledim. Birlikte geçirdikleri sahneler ve Chloe’nin davranışlar, konuşmaları ve kişiliği Crystal’a bin basardı. Ama maalesef ki Gabriel Crystal’da Crystal dediği için olmadı. Kitaptaki Crystal ve Gabriel’in hastaneden döndükleri zamanki birlikte geçirdikleri sahneler hariç vereceğim başka yerden puan kesinlikle yoktu. 2 ve 3 arasında kalıp, puanı düşmesin diye 3 verdim:) Okumanızı tavsiye etmem daha güzel kitaplar var. Ama bu dediklerimden sonra okumak isterseniz o size kalmış. Uygulamadaki çoğu incelemenin gerçekten cezbedici olduğunu kabul ediyorum ama yüksek puanlardan çok düşük puanlamaların neden olduğuna bakmalısınız bence. Yazardan