Siyahkâr… mırıldanmalar…Yılın başı, sanki yılın en özel en güzel, en şiirsel zamanıdır çünkü koca bir yıl başlar umutla , kötüyse geçmiş gitmiştir,ne güzel ; iyiyse daha güzeli olsa keşke ,yeni bir başlangıç yapmak, yenilenmek, değişmek belki, ya da aynı kalmaya karar vermek… yeni yılın büyüsü, sizi içine çeker, bir şeyleri daha güzel yapmak, dilemek, daha çok dilemek istersiniz o büyüye kapılıp..
Murathan Mungan da benim gibi düşünmüş olacak ki, Mırıldandıklarım adlı şiir kitabına Bir Yılın Son Günleri adlı şiiriyle başlar, anlatmaya tüm yılı, incindiklerini, umutlarını, zamanın geçmesini fütursuzca..
“bir yıl daha bitiyor
işte bu kadar duru, bu kadar yalın
bu kadar el değmiş
sıradan bir gerçeği daha
kolları bağlı hayatımızın
bir şiire nasıl dahil edilir yılın son günleri
her sonda, her başlangıçta ve her defasında
alır gibi bir başlangıç karşımıza
perdelere çekip, ışıklar söndürüp
oturup yatağın içinde bir başımıza
sorgulamak kendimizi
öğrenmek ikizin anadilini,ikinci belleğimizi
öğrenmek kendimizle hesaplaşmanın buzul ilişkilerini
bu aynaların dehlizlerinde gezinirken görürüz
karanlık günlerimizin kenar süslerini
biterken yılın son günleri
biliyoruz takvimler belirlemez değişimin mevsimlerini
gençlik ikindilerini
kargınmış bir çocuktuk büyüdüğümüzden beri”
“kırdım mı incittim mi birilerini
kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler?
kendimi yineledim mi yazdıklarımda?
yeniden düşünmeliyim
dostluklarımı,ilişkilerimi
dağınık yatağım,mutsuz yatağım
çoğalttım mı eksiklerimi?
gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı
yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
borçlarımı ödedim mi?
doğru seçtim mi soruların fiillerini?
tırnaklarım kesilmiş,dişlerim fırçalanmış,saçlarım taranmış,
giysilerim ütülü,odam düzenli mi?
ödünç aldığım kitapları geri verdim mi?
geri verdim mi aldıklarımı:
aşkları,dostlukları,sevgileri,güvenleri,bağları
kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
yokladım mı duygularımı
hala sevebiliyor muyum insanları?
ovmalı gümüşlerimi, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma
ovmalı umutları…”
“…o kadar çok anlattım ki
kendime kaldım anlatmaktan
bunaldım kendiyle boğuşmasını
başkalarında çözmeye çalışan insanlardan
usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan
kaç zamandır bir ermiş dinginliği havalandırıyor dizlerime
açılan pencereleri,
durup bakıyorum akşam sularında zaman kavramlarına, zamanı
düşünüyorum; koyuluyorum
anlamını yitiriyor “şimdiki zaman”ın boşyücelikleri, tarihin unutkan
sayfalarındaki mürekkep lekeleri
işimin başına dönüyorum içimde ıssız bir gönül erinci
kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum
‘içtenliğin ya da ‘dünya görüşünün’ kirletmediği
kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum.”
“…aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları
vitrin camlarına yansıyan yüzlerde
bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar
hala bir umut var mıdır
çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde”
Mungan benim ruhumun mihenk taşıdır…
Siyahkâr oluşumun emeklediği yerdir şiirleriyle…