günümüzde sosyal medyanın da etkisiyle toplumda infial oluşturan hadiselerin gerçekleşmesine sebep olan kişilerin linç dalgasına kapılıp, yasaların önünde adilce yargılanması gerekirken kamuoyu tarafından haddinden fazla suçlanmasının bir örneği bu kitapta karşımıza çıkmış. adam öldürme olayına karışan baş karakterimiz öldürme olayından birkaç gün önce annesinin cenazesinde duygusuzca davranmasını fırsat bilen savcı karakterin ahlaksız olduğunu ileri sürüyor. ne anlatırsam anlatayım, kendimi izaha ne kadar çabalarsam çabalayayım zaten herkes hakkımda kararı vermiş düşüncesiyle kendini olacaklara bırakan bir adamın hikayesi. “𝐵𝑒𝑛𝑖𝑚 𝑑𝑎𝑣𝑎𝑚ı 𝑏𝑒𝑛𝑖 𝑖𝑠̧𝑒 𝑘𝑎𝑟ı𝑠̧𝑡ı𝑟𝑚𝑎𝑑𝑎𝑛 𝑐̧𝑜̈𝑧𝑢̈𝑚𝑙𝑢̈𝑦𝑜𝑟 𝑔𝑖𝑏𝑖𝑦𝑑𝑖𝑙𝑒𝑟 𝑠𝑎𝑛𝑘𝑖. 𝐻𝑒𝑟 𝑠̧𝑒𝑦, 𝑏𝑒𝑛𝑖𝑚 𝑎𝑟𝑎𝑦𝑎 𝑔𝑖𝑟𝑚𝑒𝑚𝑒 𝑘𝑎𝑙𝑚𝑎𝑑𝑎𝑛 𝑔𝑒𝑐̧𝑖𝑝 𝑔𝑖𝑑𝑖𝑦𝑜𝑟𝑑𝑢. 𝐷𝑢̈𝑠̧𝑢̈𝑛𝑐𝑒𝑚𝑖 𝑠𝑜𝑟𝑚𝑎𝑑𝑎𝑛 𝑘𝑎𝑑𝑒𝑟𝑖𝑚𝑖 𝑘𝑎𝑟𝑎𝑟 𝑎𝑙𝑡ı𝑛𝑎 𝑎𝑙ı𝑦𝑜𝑟𝑙𝑎𝑟𝑑ı. 𝐴𝑟𝑎𝑑𝑎 𝑏𝑖𝑟, ℎ𝑒𝑟𝑘𝑒𝑠𝑖𝑛 𝑠𝑜̈𝑧𝑢̈𝑛𝑢̈ 𝑘𝑒𝑠𝑖𝑝 "𝐴𝑚𝑎 𝑏𝑢 𝑘𝑎𝑑𝑎𝑟ı 𝑑𝑎 𝑜𝑙𝑚𝑎𝑧 𝑦𝑎𝑛𝑖! 𝑆𝑎𝑛ı𝑘 𝑘𝑖𝑚 𝑏𝑢𝑟𝑎𝑑𝑎? 𝑆𝑎𝑛ı𝑘 𝑜𝑙𝑚𝑎𝑘 𝑜̈𝑛𝑒𝑚𝑙𝑖 𝑏𝑖𝑟 𝑠̧𝑒𝑦𝑑𝑖𝑟. 𝐵𝑒𝑛𝑖𝑚 𝑑𝑒 𝑠𝑜̈𝑦𝑙𝑒𝑦𝑒𝑐𝑒𝑘 𝑠𝑜̈𝑧𝑢̈𝑚 𝑣𝑎𝑟!" 𝑑𝑒𝑚𝑒𝑘 𝑔𝑒𝑙𝑖𝑦𝑜𝑟𝑑𝑢 𝑖𝑐̧𝑖𝑚𝑑𝑒𝑛. 𝐴𝑚𝑎 𝑠̧𝑜̈𝑦𝑙𝑒 𝑏𝑖𝑟 𝑑𝑢̈𝑠̧𝑢̈𝑛𝑢̈𝑛𝑐𝑒, 𝑏𝑎𝑘ı𝑦𝑜𝑟𝑑𝑢𝑚 𝑘𝑖, 𝑠𝑜̈𝑦𝑙𝑒𝑦𝑒𝑐𝑒𝑘 𝑏𝑖𝑟 𝑠̧𝑒𝑦𝑐𝑖𝑔̆𝑖𝑚 𝑑𝑒 𝑦𝑜𝑘𝑡𝑢.” ingilizce basımlarının bazılarında kitap ismi “the stranger” değil de “the outsider” olarak konmuş. bana kalırsa bu isim daha münasip karakterin kendini “dışarıda” bırakmasından ötürü. mahkemede jüriymişsin de anlatılanları bizzat dinliyormuş gibi hissettiriyor albert camus’nün bu eseri. “𝐶̧𝑢̈𝑛𝑘𝑢̈, 𝑏𝑎𝑠̧𝑘𝑎𝑛, 𝑏𝑎𝑛𝑎 𝑡𝑢ℎ𝑎𝑓 𝑔𝑒𝑙𝑒𝑛 𝑏𝑖𝑟 𝑏𝑖𝑐̧𝑖𝑚𝑑𝑒, 𝐹𝑟𝑎𝑛𝑠ı𝑧 𝑢𝑙𝑢𝑠𝑢 𝑎𝑑ı𝑛𝑎, 𝑏𝑖𝑟 𝑚𝑒𝑦𝑑𝑎𝑛𝑙ı𝑘𝑡𝑎 𝑏𝑎𝑠̧ı𝑚ı𝑛 𝑘𝑒𝑠𝑖𝑙𝑒𝑐𝑒𝑔̆𝑖𝑛𝑖 𝑠𝑜̈𝑦𝑙𝑒𝑦𝑖𝑣𝑒𝑟𝑑𝑖. 𝑂 𝑧𝑎𝑚𝑎𝑛, 𝑏𝑢̈𝑡𝑢̈𝑛 𝑦𝑢̈𝑧𝑙𝑒𝑟𝑑𝑒 𝑜𝑘𝑢𝑑𝑢𝑔̆𝑢𝑚 𝑑𝑢𝑦𝑔𝑢𝑦𝑢 𝑎𝑛𝑙𝑎𝑟 𝑔𝑖𝑏𝑖 𝑜𝑙𝑑𝑢𝑚. 𝑆𝑎𝑛ı𝑟ı𝑚, 𝑏𝑢 𝑏𝑎𝑛𝑎 𝑘𝑎𝑟𝑠̧ı 𝑏𝑒𝑘𝑙𝑒𝑛𝑒𝑛 𝑏𝑖𝑟 𝑜̈𝑛𝑒𝑚 𝑑𝑢𝑦𝑔𝑢𝑠𝑢𝑦𝑑𝑢.”

YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 0111,6bin okunma

·

14 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Jonathan Moore