Gönderi

160 syf.
·
Not rated
Yakın zamanda okuduğum bir kitapta konunun uzmanı olan yazar, 'travmasız çocukluk yok' demişti. Doğrudur, herkesin çocukluğunda travmalar var belki ama bazıları için ortada bir çocukluk bile yok, sadece travmadan ibaret yıllar... Hikayesini anlatanlardan Nile, diyor ki: "Bazı aileler parçalanmış bile değildir çünkü herhangi bir şeyin parçalanması için önce yekpare olması gerekir. Daha önce asla bir arada olmamış bir şey nasıl parçalansın?" O kadar haklı ki... Yeter'in ve Nile'ın ailelerinin hikayesi değil bu. Sadece anne, baba, kardeş gibi etiketlerle sıkışmış bir arada yaşamak zorunda kalmış insanlar bütünü. Bir çocuk temelde ne ister? Sevgi, anlaşılmak, sorgusuz kabulleniş, güven. Hani bir isyan cümlesi vardır ya; bakamayacaksanız neden dünyaya getirdiniz diye. Daha önemli olan soru şu aslında; sevemeyeceğiniz canı neden dünyaya getirdiniz? Bu dünyada var olduğunu hissetmenin tek yolu sevilmek çünkü. Ahhh Yeter, diye iç çekiyorsunuz okurken. Hiç sevilmemiş, anlaşılmamış, itildikçe, dışlandıkça bir öfke biriktirmiş. Yıllar geçmiş de hiç kimse, sen ne yaşadın diye sormamış. Yazar soruyor, iyi ki soruyor da duyuyoruz sesini Yeter'in, Nile'ın. Bu kitap 'ses' olmak için yazılmış. Hikayesini anlatamamış, acı çekmiş ama içindeki öfkeyi, kırgınlıkları kusamamış tüm çocuklar için. Yapabileceğimiz tek şey duymaksa, okuyalım o zaman, duyalım o sesleri. Bu tür kitapları okumaktan çekinen arkadaşlar için şunu söyleyebilirim. İnsanız elbette üzüleceksiniz okurken ama öyle depresif bir bulanıklık yok. Hikayelerinin öfke ve güçle harmanlanmış bir temposu var. Aileye, travmalara, insanlığa, dini kullanıp inancı küçültenlere, cahilliğe bir isyan... Akıp gidiyor, düşündürüyor, tavsiyemdir.
İçimde Yanan Nehir
İçimde Yanan NehirDemet Cengiz · İnkılap Kitabevi · 202423 okunma
·
26 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.