The Handmaids Tale gerçekten de beğendiğim, yazarı tarafından düşünülerek hazırlanmış alışagelmedik bir distopya. Bu eserin ilk olarak dizisine başlamış daha sonra da ilgimi fazlasıyla çektiği için kitabını okuma kararı almıştım. İyi ki de okumuşum. Eserin sahibi Margaret Atwood romanını yazarken yaşadığı bölgeden, duyduğu anı ve hikayelerden oldukça etkilenerek bu tip bir distopya yaratmış. Hikaye damızlık bir kızın gündelik yaşantısını anlatmasıyla başlıyor. Bu anlarını anlatırkende bu baskıcı totaliter rejimin nasıl kurulduğunu, kadın haklarının nasıl tamamen ellerinden alındığını ve bu süreçte neler yaşadığını anlatıyor. ABD hükümetine yapılan terör saldırılarıyla hükümet dağılıp, yerine Yakup'un Oğulları denilen bir grup yönetimi ele geçiriyor ve kadınların temel hak ve özgürlükleri yavaş yavaş ellerinden alınıyor. Kitabın önsözünde de belirtildiği gibi ''Değişiklik şimşek hızında da olabilirdi, burada olmaz sözüne güvenilmezdi: Her şey her yerde olabilirdi, şartlar uygunsa...'' Kadınların statüsünü belirleyen farklı renklerde kıyafet giymeleri zorunlu hale getiriliyor.Bu da tek tipleştirme ve sisteme uydurma çabası.. Doğurgan olanlar damızlık kız oluyor, geri kalanlar ise hizmetçi,teyze,fahişe ve en kötüsü de kolonilere bir nevi ölüme gönderiliyorlar. Gerçekten karanlık bir distopya.. Olay örgüsünden ziyade yazarın betimlemelerini gerçekten çok beğendim. Kitabı okurken kendinizi hikayeyi sanki yaşarken buluyorsunuz. Kitabın sonu ise biraz bize bırakılmış gibi. Bu tip sonları genelde sevmem lakin bu kitapta hoşuma gittiğini söylemeden edemeyeceğim. Genel olarak güzel bir kitaptı, okumak isteyen herkese tavsiye ederim.

Damızlık Kızın ÖyküsüMargaret Atwood · Doğan Kitap · 201911bin okunma

·

8 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ali Talip Satin