“Küçük-Gervais!” Ama telaffuzu belli belirsiz, zayıf bir sesti bu. Son çabasıydı. Görünmez bir kuvvet sanki onu kötü vicdanının ağırlığıyla orada, o an eziyormuş gibi, bacakları birden çözüldü; bitkin bir halde iri bir taşın üzerine çöktü; yumrukları saçlarında, yüzü dizlerindeydi; “Ben bir sefilim!” diye haykırdı.
O zaman yüreği çatladı, ağlamaya başladı. On dokuz yıldır ilk defa ağlıyordu.