Doris Lessing'den okuduğum ilk kitap oldu Mara ile Dann. İyi ki de bu kitapla başlamışım diyebilirim. Anlatımı, diyalogları, oluşturduğu atmosfer ve güçlü karakterleriyle beni hemen içine çekti. Lessing, bu kitabı biraz da küresel ısınmaya farkındalık yaratmak adına yazmış bunu giriş bölümündeki notta da kendisi de söylüyor. Kitap günümüzdeki Afrika kıtasında geçmektedir. Kuraklığın, susuzuğun, açlığın yaşandığı binlerce yıl sonraki bir gelecek... Adeta Mad Max filminin içindeymişsiniz gibi...
Hikayemiz Mara ve Dann adlı iki kardeşin bir suikast sonucu kuzeye doğru götürülüp, Daima adlı bir kadına teslim etmeleriyle başlar. Artık geçmişlerini arkalarında bırakmaları gerek tabii buna geçmiş denirse, zira her şey bulanıktır. Daima onlara hem annelik hem de babalık eder, özellikle Mara'nın gelişiminde Daima'nın payı büyüktür, bunu ilerleyen sayfalarda göreceksiniz. Burada ana karakterlerimiz Kuzey'e gitmek için plan ve hayaller kurarlar zira Kuzey'de su ve yaşam vardır. Buradan sonra karakterlerimizin maceraları ve yolculuğu başlar ama hiçbir şey o kadar kolay değildir. Sayfalar ilerdikçe yaşam, doğa ile mücadele, cinellik ve hamilelik gibi konularda Lessing sorgulayıcı satırlarlar sunuyor okura. Lessing'in oluşturduğu atmosfer sizi hemen içine çekiyor. Kuraklığı ve susuzluğu oturduğunuz yerden hissediyorsunuz. Bunun yanında evrimleşen kertenkeleler ve akrepler olaylarını merkezinde yer alıyor. Ben özellikle Mara'nın gelişimini ve güçlü kadın karakter psikolojisini beğendim, Mara'nın yaşadıklarına üzülmemek elde değil. Bunun yanında Lessing'in Kuraklık teorisi de cidden korkunç, uzak bir gelecek de değil gibi görünüyor. Bu okumada bana eşlik eden 
Alyssa'ya da teşekkür ederim. İkimiz de çok sevdik ve çok teoriler ürettik okurken, ayrıca kendisini tebrik etmek istediğim bir konu da var spoiler olmasın :) herkese keyifli okumalar
··
192 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.