Hikaye, sarhoş bir adamın kuyuya düşüp, kuyuda lahana sandığı beze sarılı bir kesik baş bulmasıyla başlar. Bu "kuyu içi cinayeti" için iki polis görevlendirilir. Seyit efendi ve Remzi efendi. Esrarengiz olayları inceleme ve araştırmada oldukça başarılı iki uzman polisler. Remzi efendi, Seyit efendi'ye göre daha bilgili bir polistir. Olayı soruşturmaya başlarlar, insanları sorgularlar, ipuçlarını takip ederler ve uzun uğraşlar sonucu nihayet işe yarar bir ipucu bulunur. Ondan sonra
düğümler birbiri ardına çözülmeye başlar.
Kesik Baş, Hüseyin Rahmi'den okuduğum ilk kitap oldu. Polisiye okumayı seven biri olarak esprili bir dille yazılmış bu polisiye romana bayıldım.
"Bu ne müthiş cinai bir muammaydı? Bir Teşrinisani tarihinde gözlerinin önünde trene binen, daha tanıdıkları bazı zatlar refakatinde Paris'e giden ve her hafta aralarında, ticaretlerinin hariçten kimsenin vâkıf olamayacağı hususiyetlerine dair mektuplar teati olunan bir adamın nasıl olur da kendisi orada sağ ve başı burada şişede bulunabilir?"
"Uzun bir vefaya kalbimizin verdiği karşılık, hemen daima nankörlük ve acı bir vefasızlıktır."