Kıymetli yazar Alev Alatlı'nın ilk eseri olan "Yaseminler Tüter mi, Hala?" Gayet açık bir üsluba sahip olan kitap akıcıydı, sonunda ne olacak acaba diye merak ettiğimden kitabı bölümden bölüme bırakabildim elimden. Aynı zamanda sıkça insanı ters köşe eden bir kurguya sahipti. Romanda kurgu ile süslenerek asıl anlatılmak istenen ise geçmişin büyük Kıbrıs sorunuydu. İki toplum arası ilişkileri ve toplumların hisleri gayet açık anlatılmıştı. Tüm düşmanlıklarda olduğu gibi burada da büyük bir kandırmacadan ibaretti durum. Kitaba hayran kalacağınız bir yanı da işte bu. Yazar Kıbrıs tarihi hakkında, Yunan toplumunda ve Türk toplumunda savaş için oluşan düşüncelere o kadar hakimdir ki bu durum kendisinin memleketinin neresi olduğuna bakmama sebep oldu. Kurgunun baş karakteri, farklı farklı hayatlarda hep bir acı hep bir çaresizlik içinde bulunan Eleni Naciye... Girne'de evlatlık oldu, genç kızlığını elinden aldılar Lefkoşa'da yuva kurdu, ana oldu. Yavrularını elinden aldılar, namusunu karaladılar. Pire'de yaşama tutunmak için iki din iki kadın arasında kaldı. Naciye oldu af diledi Allah'tan, Eleni oldu kocasını memnun etti. Kimi ne derece memnun ettiyse de kimseden bir karşılık alamadı Eleni Naciye. Kimse yeri geldiğinde elinden tutmadı. Babası ırzına geçilen kızına "or****" diye telaffuz etmekten çekinmedi. Arif "Naciye'm yapmaz. Evinde, çoluk çoğunda namuslu kadındır!" demedi. Glafkos, harelerinde hüznün her çeşidi okunan kadınını nefesinden ederken geri durmadı. Kimse alamadı ondan gözünü; sarı saçları, mavi gözleri, beyaz teni git gide artan hüznü, çaresizliği Eleni'yi karşı konulmaz kılıyordu. Onu seven herkes, onu üzen herkesti... Farklı hayatlarda, farklı adamların kurbanı oldu. Ne kadar yaşayamasa da bir zamanlar o da "sozuktu be guzum"

Yaseminler Tüter mi, Hâlâ?Alev Alatlı · Everest Yayınları · 2020410 okunma

·

35 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

sensucht