dizelerini kır,
söyleme kimseye,
tek laf bile ağzından dışarı çıkmasın
ve ağzını kapat ne olursun
bana sakladıkların Ankara nın ayazında soğumasın.
.
Ben Polatlı da asker iken
Su da su , yerde toprak donarken
Koğuşta yatar iken izmarit toplar iken
hazır olda rahat da beklerken.
sol sol denildiğinde attığı adımı sen aklına düşüp de karıştırıreken
Tüfek çatarken nöbet tutarken
Su başındaymışım gibi
seni nöbet kulesinde gözler iken
Gözümün önüne seni bir düşman askeri gibi getirmedim.
bunca yaptıklarına rağmen.
Bir gün bile göründüğünde bana
Önüne çıkıp parola nedir diye sormadım.
Ağrıma gidiyordu sensiz kalmak kadar
Sana hesaplar sormak..
.
Ben Polatlıda asker iken
Kendimi askeri koğuştan hastane odasına aldırdığımda
Sanki yüzüme tankın namlusu çarpmışçasına
Kafam bandajlar içerisinde kaybolmuş
Gözlerimin ağzımın ve burnumun olduğu yerlerde bir küçük kesik oyuk.
Sen gelsen de tanımazdım seni
Geldim deseydin inanırdım..
geldim başında bekledim uyuyordun deseydin inanırdım.
İnanasım vardı inanasım o kadar çoktu ki
bu odada benden başka yatanlar yoktur. yatakları bundan boştur.
Bu tüm boş yataklarda yatırırdım inançlarımı
hep birlikte geceleri inim inim inlerdik onlarla.
İlacların işe yaramadığı günlerde Allaha yalvarırdık
Allahım ne olur gel başımda bekle.
öleceksem son sözlerimi sen işit. dualarımı çok yakından duy.
aramıza kalın tabakalar alemler bir takım canlılar onlar melek bilirim melektir bence de.. girmesin..
ağzımı bağlarlardı yemek saati gelince ağzımı yırtarak.
Gösterip gösterip duruyordu bir ölüm düşümde
Ölümün tadına bakmak kısmet olmadı.
döşeğimde can verdi Allahım ,
yanımdaydı birden kaybolup gitti ben uyanınca
Kendi alemine makamına..
.
Ben polatlıda asker iken
iki ay hastanede yattım.
hemşireler gördüm mavi yeşil kırmızı bazıları boncuk boncuk renkli.
oysa doktorlar neden hep beyaz giyerdi.