Büyük sufi İsmail Hakkı Bursevi hazretleri, bazı şehirlerin esma-i hüsnadan bazı isimlerin mazharı olduğunu söyler. Mesela Kudüs, el-Kuddûs isminin, Bağdat ez-Zahir isminin, Mısır (Kahire) el-Batın isminin, Konya el-Kadir isminin, İstanbul el-Câmi isminin mazharıdır.
Bursevi'nin izini takip ederek, camiler de bazı isimlerin mazharlarıdır diyebiliriz. Mesela:
Ayasofya: el-Fettah (Fethin meyvesi; fatihleri de fethetmedi mi?).
Sultan Ahmet: el-Melik (Ayasofya'nın tam karşısında, onun rakibi, saltanatın açık denize koşan bayrağı).
Şemsi Paşa: el-Bâsıt (Boğazın en güzel yerinde. Bir hava akışına kondurulmuş. İçimizde kulaç atıyor).
Eyüp Sultan: el-Veli (Dostun dostunun anısı).
Mihrimah Sultan: el-Latif (Boğaza doğru eğilmiş bir lütuf söğüdü).
Valide-i Atik: el-Basir (Taraçada duraksamış bir prenses, Üsküdar'a bakıyor).
Vâlide-i Cedid: es-Semi (Çarşıyı, trafiği, vapur seslerini, balıkçıların tatavasını dinlemek ve tekrar dinlemek).
Yeni Cami: el-Habir (Kalabalıkla konuşkan, kalabalığa meraklı).
Şehzadebaşı: el-Musavvir (Güzelliği yalın kılıç, güzelliği yalın; bu yüzden güçlü).
Aziz Mahmud Hüdayi: er-Rezzák (Kapısında patlayıvermiş bir himmet çuvalı).
Fatih: er-Râfi' (Tepeye ve kutsalın anavatanına doğru tırmanırsınız).
Dolmabahçe: es-Selâm (Cesur ama barışçı bir soy).
Sultan Selim: el-Kavî (Yavuz sultan, derine gömülü mühür).
Süleymaniye: el-Câmî (Camilerin camii).