Bir güncel sesle sonra, çirkin ve çiğ
Bir kirli görüntüyle hayata ilişkin
Dönüyoruz gerçeğin o kalın çizgisine..
Yeni yeni yaşamlar kuruyoruz ödünler vererek
Aklımızda yüzlerce geçerli açıklama:
“Yaşamak zorundayız nasılsa, iyidir
hiç yoktan var olmak” adına
Karşı çıktığımız ne varsa yapıyoruz hepsini.
Bir kan pıhtısı gibi yarada kuruyan
Binlerce uyuşturucu merhemle
donuyor kalbimizde
Anılar, inançlar, incelikler, düşler...
Şükrü Erbaş
Her okuldan çıktığımda yürüdüğüm o patika yol ve ağaçlar... Bu yaprakların alı al moru mor olduğu vakitleri de gördüm. Bir nutfe bahar, bir diriliş muştusu gibi kestane gövdeleriyle, ince dallar üstü yeşilin tonlarıyla boyuna posuna etrafa nispet edercesine salınıyorlardı üstümüzde. Sonra hazan geldi yapraklar sarardı ve düştüler. Onları bu mevsimde tanımış olsaydım muhtemelen zayıf bulurdum fakat kendi içlerinde ne kadar neşeli ve dirençli nebatatlar olduklarını biliyorum içlerindeki coşkuya şahit olduğum mevsimleri biliyorum.
Ve bir gün kar yağdı dalların çıplaklığına beyaz bir çöl gibi doluştu, kapandı. Onlara bakıp "ne kadar üşüyorsunuzdur kim bilir" dedim."Sesiniz de çıkmıyor ya hani ne dalların çıtırtısı ne yaprakların hışırtısı kar kapattı temaşanızı" .
Haddim olmayarak bir ağaca
motivasyon da verdim:
"Usulca dayanır da çürümezsen eğer çıkarsan bu beyaz cendereden aşarsan bu ayaz mevsimi yeniden gelir bulursun kendini sonrası pırıl pırıl bir gövde yemyeşil bir yaprak kuşların eteğine toplandığı güneşli bir toprak kökü sende değil mi ya şunun şurasında ne kaldı bahara..?"
Bahar geldi sonra aldığı kar suyuyla bir başka yakışıklı oldu bizim çelimsiz ağaçlar. "Sen işine bak insan" der gibi o rüzgar senin o yağmur benim salındıkça salındılar.
"Ölüm gibi gelenin bir vadede
saadet olduğu gerçeğidir tabiat.
Sana gelen
sende dirilir
sen dirilir
sendeki dirilir ..."
Bu dili hâlâ anlamaya çalışıyorum
tabiatcam çok zayıf ve varoşçul biliyorum .
Onlar mevsimince yaşadılar.. Her türlü rüzgarı, güneşi, karı bir sonraki mevsime katık ettiler, köklerine tutundular gövdelerine yaslandılar dallarına eğildiler. Koskoca ben onların yamacından geçerken bir kez daha farkettim ki geçen bunca zaman içinde göğe bir dal boyu uzamamışım .
Aynı mevsimin içinde savrulup
durmuşum inatla.
Koklerim bir türlü ilişmemiş tutunamamış toprağa; bir baş tomurcuk bir küçük filiz uyanmamiş kendimden.
Yağmura şemsiye açmışım, rüzgarda pervazlara sığınmışım, bir gün lazım olur diyerek eteğime bir tutam güneş bile toplamamışım ...
Yol boyunca kendi içimde hep bunların muhasebesini yaptım aklımın pamuğunda onlarca fasulye suladım.
Beklemeye biraktım.
...
Belki bakarsın bir gün biz de bir tomurcuk tutarız hem şunun şurasında ne kaldı ki bahara ..? 🌿
✒️.•°
🎶youtu.be/CX74qYOeN2U?si=...
- şarkıyı da bu yolda tükettim.