Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Atatürk için çalışma saati diye bir şey yoktur. Yapacağı işi bitirinceye kadar uyumadan, dinlenmeden, yemek yemeden çalışır. Oturduğu kuru çalışma sandalyesinden kımıldamadan yirmi dört saat aralıksız çalışma, onun için olağanüstü bir şey değildir. Yakup Kadri Karaosmanoğlu şunları söyler: "Altıntaş Kütahya hattındaki yenilgimiz üzerine idi. Atatürk henüz Başkumandan değildi, fakat Büyük Millet Meclisi Başkanı yetkisini ve şahsi otoritesini kullanarak Eskişehir'in boşaltılması ve Garp Cephesinin. Sakarya'nın geri çekilmesi harekâtını Fevzi Paşa ile birlikte Ankara'dan idare ederdi ve her akşam Genelkurmay Başkanlığı binasının bir odasına kapanıp, üzeri haritayla örtülü masanın başında bütün gece, tıpkı Çankaya'daki kitaplığındaki gibi durmadan, sabahlara kadar çalışırdı Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa dayanamayıp yatak odasına çekilirdi Subayların yüzü uykusuzluktan sapsan kesilirdi. O'nun dinlenme süreleri ise böyle bir kahve ve bir sigara içimliğini geçmezdi. Bu kısacık çalışma aralarında da biz sivil ziyaretçilere vaziyet hakkında anlayacağımız şekilde bilgiler vermek için vakit bulurdu" Dr. Reşit Galip. Atatürk'ün otuz saatten beri çalıştığını duyunca hayranlık duygularının yanında, Atatürk'ün sağlık endişesini hissederek içinden tenkidini yapar: "Bu kadarı fazla… İnsan yapısı böyle bir zorlayışa daha ne kadar dayanabilir, sıhhati üzerine bunca ifrat ile tasarrufa hakkı var mı? derdim. Kendimce pek doğru ve yerinde bulduğum bu düşünüşü ilk fırsatta kendilerine açmanın bir vazife olması lazım geleceği hükmüne varırdım. Fakat otuz saatlik çalışmanın sonunda huzuruna çağrıldığım zaman. onu o kadar laze, o kadar dinç, meselelerin derinliğine, fikirlerin genişliğine bizleri de beraber çekerek atılmak için o kadar dinlenmiş bir kudretle istekli ve hazır bulurduk ki, söylemek için günlerce hazırlandığım sıhhat tenkidi zihnimde kendiliğinden erir giderdi. Onun dayanışını bizim kuvvet ölçülerimizle ölçmeye çabalamam boştur". Çalışmaya başlayınca pencerelerin koyu storları sımsıkı iner odada saat bulundurulmaz. İhtardan hoşlanmayan ruhu böylece tabiatın ve makinenin ağzını kapamış olur. Çalışmanın mühleti saatler, günler, gecelerle değil, harikalı dimağının tahlil ve muhakeme pençesile yakaladığı meselenin çözülme ve aydınlanma meydanında tam teslimiyeti ile kayıtlıdır" demektedir.
Sayfa 33 - Güven KitabeviKitabı okudu
·
27 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.