Âşıkım!.. Sendeki füsûn i hüsnün
Hem gözüm, hem gönlüm müptelâsıdır;
Dalgın akşamları andıran hüznün
Mahabbet çâğının bir edâsıdır
Füsûnkar yüzünü gören mest olur,
Senden ayrı düşen dilşikest olur;
Huzûrunda Cihan putperest olur
İbâdet hüsnünün temâşasıdır.
İnsanlar peşinde gezer serserî,
İn misin? Cin misin? nesin ey perî?
Sanırım ki rûhum ezeldenberi
Elâ gözlerinin âşinâsıdır.
Her sabah elâdır, her akşam esmer,
Ru'yâda gördüğüm çiçeğe benzer!..
Hâsılı hayrânım!.. O reng i dilber
Kudretin en güzel muammâsıdır.
Sihrine tutuldum ben, ey perîzâd!
Ölmedikçe olmam gamından âzâd;
Affet kusûrumu, bu aşk ı nâşad
Dîvâne gönlümün son hatâsıdır.
Fıtraten meftûnum, ben bir hayâle
Sende hakîkat ermiş kemâle.
Bu bir iptilâdır, beni bu hâle
Düşüren tab'ımın iktizâsıdır.
Sebeb i cevrini söyle, bileyim!.
Dilden hayâlini nasıl sileyim?.
İlhâm i aşkından asıl dileğim
Seninle rûhumun i'tilâsıdır.
Mâ'nâsı yok sensiz şu kâinâtın,
Güzellik hep senin muhassenâtın!.
Reddetme, ölürüm! öksüz hayâtın
Bu hasret çekilmez bir belâsıdır.
Mâteminle şâdım güzelim, inan!
Şimden geri benim her sözüm figan.
Yâdınla döktüğüm dümû i hicran
Ezây i ömrümün mâcerâsıdır.
Rıza sevdiğinden hep elem gördü,
Kendini değersiz bildi, kem gördü;
Yaman tâliinden çok sitem gördü,
Lâkin bu, hepsinin en fenâsıdır!.
Sayfa 98 - Bu kitap 1949 senesinde Kenan Dinçman Matbaasında 4000 nüsha olarak basılmıştır