Aşk mı, sevgisizlik mi?
Bu kitaba aslında aşk romanı yakıştırması yapmak, kitabı okurken anlamlı gelse de sonunu okuyunca doğru gelmedi. Kısaca konudan bahsedecek olursam, Paris’te, bir operada hayalet olduğu söylenmektedir. Daae dışında bu hayaletin sesini kimse duyamamıştır. Fakat hayaletin aşık olduğu Christine Daae dışında biri daha bu güzel yetenekli şarkıcıya aşıktır: Chagny Vikontu. Christine ve Vikont Raoul arasındaki ilişki Hayaleti kızdırır ve Christine’i karısı yapmak için şansını oldukça zorlar.
—spoiler—
Konu genel anlamda bu olsa da ve aşk hikayesi gibi dursa da tam anlamıyla aşk mı saplantılılık mı anlaşılmayan bir durum var ortada. Bir yandan müziği öğrendiği Hayalet Erik’ten korkan ve ona saygı duymak zorunda kalan Christine, diğer taraftan bu genç kıza aşık olan Raoul. Raoul aşkına karşılık bulsa da Christine Hayalet’ten öylesine korkmaktadır ki ancak kendi odasında görüşebilmektedirler. Erik artık Christine’i karısı yapmak için kaçırmıştır ve peşine düşen iki genç adam Erik’in yaşadığı opera binasının gizli dehlizlerinde dolaşıp, Erik’in tuzaklarına rağmen bu kadını kurtarmalıdır. Bu iki genç adamdan biri Acem, diğeri ise Raoul’dür. Hikayenin sonunda Erik’in aslında küçüklüğünden beridir çirkin bir çocuk olduğu ve ailesi bu görüntüye dayanamadığı için evden kaçan Erik’in sirklerde ve panayırlarda dolaştırıldığı söylenmektedir. Erik hem vantrilokluk hem jonglörlük yapabilmektedir. Böylece ünü Şahların Şahı’nın sarayına kadar ulaşır. Erik’in üst düzey mimarlık düşünceleri sayesinde dahice bir saray yaptırılır, böylece Hükümdar sarayın istediği yerinde kimseye fark ettirmeden gezinebilir. Bu derece yetenekli biri operayı da inşa etmiştir. Operanın altında, kimsenin onun çirkinliğini göremeyeceği bir yerde kendine de bir ev inşa etmiştir. Hatta bir dönem İstanbul’a gelerek Yıldız Sarayı’nda bulunan ve yerin altına açılan tüm kapakları, gizli odaları ve kasaları inşa edenin Erik olduğu söylenmektedir. Kitapta doğaüstü gerçekleşen olaylar var gibi görünse de sonunda hepsi Erik’in üstün manipüle gücü gibi görünmektedir. Bu yüzden kitabı aşk hikayesi ya da romanı gibi değil, altında yazara göre gerçeğe dayandırılan bir roman gibi okumak daha mantıklı olacaktır. Çok yönlü bir kitap olduğundan, konuyu aktarmada çok ama çok zorlandım. Ancak yazarı bunun gerçek olduğuna inanmış durumda. Araştırmalarım sonrasında gerektiğinde bu yazıyı güncelleyeceğim. 
Operadaki Hayalet 
Gaston Leroux
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.