Gaston Leroux okul yıllarında Aleandre Dumas ile itor Hugo'nun yapıtlarından esinlenen romanlar yazarak geçiriyordu. Leroux sırf babasını memnun etmek için Hukuk alanında eğitim aldı ve Hukuk alanında çalıştı. Babasının ölümünden sonra, mesleğini bırakarak birkaç gazetede muhabirlik yapmaya ve dünyayı gezmeye başladı. Bu sıralarda birkaç romanını tefrika halinde yayınlamaya başladı. Operadaki Hayalet (1910) isimli yapıtını Palais Garnier Opera Binası'na duyduğu ilgi ile yazmıştır ve bu yapıtın konusunun gerçek esrarengiz bir olay olduğunu söylemiştir. Operadaki Hayalet'in daha sonra Andrew Lloyd Webber tarafından müzikali yapıldı ve birçok kez sinemaya uyarlandı ayrıca polisiyede başlangıçlardan biri sayılan Sarı Odanın Esrarı gibi romanların yazarıdır. Sarı Odanın Esrarı'yla birlikte polisiye romanlarda kilitli oda cinayeti tarzı başlar, yani, içeri girilmesi veya çıkılması imkansız olan bir odada cinayet işlenmesinin ve en sonunda dedektif veya zeki bir amatör tarafından katilin yakalanmasının hikayesi. Ayrıca mesleği gereği bazı suçluların idamını izleyip bunları çalıştığı gazetede yayınlamak zorunda bırakılmış, bu idamları izlemek onu etkilemiştir. Romanlarında da bu etkinin yazıya geçirilmiş hali görülebilir.
Arkadaşlar herkese merhaba. Kendime göre uzun bir okuma listesi oluşturdum. Daha önce okuyan varsa ya da fikri olan kitaplar ile ilgili buyurun sohbet edelim. Buradaki dostların da kitapları var. Her ay kendime belirli bir miktar bütçe ayırdım almak için. Fikirlerinizi bekliyorum.
1)
''uygulama içi mesajlarda kelime ile arama yapılamadığından mesajlarda kitap pdfsi ararken daha fazla zaman kaybı yaşamamak, pdflere kolay ulaşmak için yazdığım iletidir.'' deyip pdf kitap linkleri paylaşmıştım zamanında şu şekil;
#222282026
bu iletiyi de yukarıda dediğim aynı düşünce ile
Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
Operadaki Hayalet - Gaston Leroux
Operadaki Hayaleti duymayan herhalde yoktur. Benim ismini bildiğim ama konusu hakkında bilgimin olmadığı bir kitaptı. ithaki yayınlarının kapağı da hoşuma gidince okumak istedim.
Eserimiz, Fransız edebiyatının en önemli gotik eserlerinden. Korku denilen bazı yerler dışında pekte korku olmayan bir tür bence. Dili bana aşırı ağır geldi açıkçası. Okurken baya zorlandım ama sonlara doğru alışınca birazda heyecanlanınca aktı gitti.
Herkese Merhabalar,
Uzun uzun zamandır merak ettiğim ve listemde olan Operadaki Hayalet kitabını bu sene okumak nasip oldu. Hani bittiğinde ne umdum ama ne buldum oldu benim için. Ben daha destansı bir aşk hikayesi beklerken yavan tatsız bir metinle karşılaştım. Tamam kitap güzel ve rahat okunuyor, dili sade ama o kadar...
Öncelikle kitapta hiç
Öncelikle bu muhteşem parçayı sizinle paylaşmazsam olmaz, kulaklarınız ve ruhunuz şenlensin biraz :)
youtu.be/plCScjvDOJM
Gizemli, ürkütücü ve gerçek olduğu iddia edilen bir aşk hikayesi. Böyle birinin var olduğuna inanmak tüylerimi ürpertiyor. Oldukça zeki, toplumda saygın bir yer edinebilecek bir adam, Erik. Fakat yüzü bakılamayacak derecede korkunç,bedeni ölü gibi soğuk, iskelet gibi kemikli. Mimaride oldukça başarılı, öyle ki yazar Yıldız Sarayı'ndaki tüm gizli odaları, gizli kapıları, gizli kasaları Erik'in inşa ettiğini söylüyor. Erik aynı zamanda usta bir vantrilok. Vantrilok dudakları kıpırdamadan, sesi kendi ağzından çıkmıyormuş gibi konuşabilme becerisi olan, bu becerisiyle, sahnede tek başına olduğu halde karşılıklı iki kişi konuşuyormuş gibi gösteri yapan kişiye deniyormuş, yeni öğrendim. Müzik konusunda da yetenekli olan bir adam Erik. Görüldüğü üzere hayatta oldukça başarılı olabilecek bir adam. Fakat o Opera Binası'nın bodrumunda gizlenmeyi tercih ediyor, buna mecbur kalıyor. Ve tüm hikayemiz de buradan ortaya çıkıyor. İçerisinde gizem, aşk, müzik olması çok güzeldi. Gerçek olsun veya olmasın bu hikayeyi çok beğendim. Kitabın olumsuz yönü olarak yazarın bodrum kısmında yaşanan olayları bana göre biraz karışık ve anlaşılmaz anlatmış olmasıydı. Bodrumda geçenleri, bodrumun mimarisini gözümde canlandıramadım. Bu eksi yönü oldu benim için.
Aşkla ve sevgiyle kalın efendim :)