Gönderi

Acılar gelir kalır pencerede, sokak aralarında, belki de çatıda ya da en onulmadık yerler neresi ise. Pek çoğu dışlar onları...yahut küflenip yok olma ihtimaline sarılır. Acılar kalpleri sıkıştırıp durmasın, hatta mümkünse evrenden taşınsınlar, nazar etmeyelim aman onlara göre. Ama hakikatin peçesini kaldırıp seyrüsefa eden bir insanı, kamil kılan şeyler burda günyüzü eder. Hayatın sadece sevinçlerden teşekkül edemeyeceğini anlar. Fehmeder dünyanın yüzünü. Ve daha sonra yine anlar ki mütedeyyin insan, ızdırabı, terbiye olunmak için misafirperverlikle başköşede ağırlar. Selamlar onu, gideceği güne kadar kulak kesilir, ondan devşireceklerine odaklanır. Duygular derinlik kazanır onda. Âlemin zikrini dinlemeye doymaz. Zerreden kürreye manada kürek çeker.Her sabah, kibir gömleği yerine üzerine geçireceği bir tevazu gömleği edinmenin gerekliliğine inanır. Ve dünyanın, eteğine tozu bulaşmış, saçı başı dağınık, elleri çamurlu yüzünde saklanan acziyetini manzara olarak koyar başucuna. Pirüpak, ütülü, nizami olan siretinden içeri, yüreğinde taşıdığı meczuptan nasihatlari dinleye dinleye dolanır günlerin koynunda. Aslolan, o hep arar, buldum diyemez, ucu açık bir hakikat denizi hep bir kulaç daha, bir adım daha ötesi... 🌾
·
106 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.