Gönderi

Atatürk'ün hastalığı sırasında Ankara'daki diplomatik çevrelerde hastalığının karaciğer kanseri olduğuna inanılmıştır. Bazı Türk hekimleri de Atatürk'ün hastalığının karaciğer kanseri olduğunu düşünmektedirler. Genellikle siroz zemininde gelişen primer karaciğer tümöründe (hepatoma) assit mayii eksüda (bulanık) görünümde veya hemora jik (kanlı) olabilmektedir. Atatürk'e yapılan karın ponksiyonlarında assit sıvısı sarı berrak ve kansızdır. O yıllarda, sitolojik inceleme imkânı olmadığı için yapılmamıştır. Bazı Türk hekimleri Atatürk'ün karaciğer hastalığının, sıtma hastalığı ve kullandığı ilaçların karaciğere toksik etkisinden dolayı karaciğer hastalığına yakalandığını ve cephede geçen uzun askerlik yıllarındaki beslenme bozukluklarının da etki yaptığını ileri sürmektedir. Ölümünden sonra Türk doktorlarının yayınladıkları rapor için: "…demekki o günlerde Türk hekimlerinin heyecan, şaşkınlık, üzüntüleri arasında Atamızın siroz hastalığının alkolden kaynaklandığının görüşünün ilerde fanatikler tarafından nasıl istismar edileceğini anlaşılıyor" demektedir. Bir başka Türk hekimi ise" Atatürk'ümüz alkolün neden olduğu sirozdan ölmemiştir. Atamız, Türk Milletini kurtarmak ve çağdaş uygarlığa götürmek için cepheden cepheye koşarken iki defa yakalandığı sıtma hastalığının ve tedavisi için kullanılan ilaçların bir komplikasyonu olan Banti sendromundan ölmüştür. Yoksa düşmanlarımızın sözde doktorları tarafından uydurulan alkolik sirozdan ölmemiştir" diyerek, Atatürk sevgisi ve Cumhuriyete bağlılıklarını kanıtlamış Atatürk'ün hastalığının alkole bağlı karaciğer hastalığı olduğu konusunda rapor vermiş ve daha sonralar, aynı düşüncede olan ve Atatürk sevgisiyle dolu Türk hekimlerini de "düşmanlarımızın sözde doktorları diye" ağır ve anlamsız bir şekilde itham etmişlerdir. Bu gün, o günlerde moda olan Banti sendromu diye bir hastalık kabul edilmemektedir.
Sayfa 248 - Güven KitabeviKitabı okudu
·
27 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.