"Bu üç romancıdan her birinin kendine ait bir alanı vardır. Balzac toplum dünyasını, Dickens aile dünyasını, Dostoyevski bireyin ve insanlığın dünyasını anlatır." . . . Zweig'in biyografik metinleri > öykücülüğü. Bundan sonra kişisel Zweig formülüm budur. Ben çoğu okuyucu gibi Zweig'i "Satranç" öyküsü ile tanıdım, sevdim. O günden beri de "Satranç"ı herkese öneririm. Ta ki bugüne dek. Eseri o kadar beğendim ki, bir megafonla "okuyun, okutun!" diye haykırmak istiyorum. Eserde Zweig'e göre farklı biçimde devleşmiş üç deha yer alıyor: Balzac, Dickens ve Dostoyevski. Biri Fransız, biri İngiliz, biri de Rus olan bu yazarları eserleri üzerinden tahlil ederken, kendi sınıflandırılmasına göre bir Alman dehanın olmamasına da haliyle üzülüyor. Gelelim içeriğe; kitap Balzac incelemesi ile başlıyor. Balzac'ın yaşam şekline çok şaşırdım açıkçası, yazım şekline ise daha da çok. Artık benim için Balzac bir sofrayı metne dökmeden önce tebeşirle yazı masasında tasarlayan yazardır. Kurduğu dünyaya verdiği emek devasa... İkinci bölüm Dickens. Toplumu tarafından kısıtlanan, yaşamı ortalama olarak kabul eden yazar. Durağanlığın, herkese hitap edecek metinlerin yazarı. Son bölüm Dostoyevski. İlk iki bölüm bir yana, bu bölüm başka bir yana. Zweig'in kalemine asıl hayran olduğum bölüm burasıdır. Burada Budala, Karamazov Kardeşler, Suç Ve Ceza, Delikanlı gibi kült eserlerinin derin bir incelemesi yer alıyor. Onun yoksulluğundan, hastalığından nasıl beslendiğini görüyor, adeta Dostoyevski'yi kana kana içiyoruz. Zaten hayranıydım ama, artık benim için Dostoyevski karısının açlığına ve bekleyen borcuna rağmen "Budala"yı iki kez yırtan eşsiz yazardır. Kısacası su gibi akıp giden bir biyografik metin okumak isterseniz bu kitaptan başlamanızı öneririm. Keyifli okumalar!

Üç Büyük UstaStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20215,1bin okunma

·

17 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.