Gönderi

post-modern
Post-modern fikre göre; tek tanrı ya da mitlerdeki tanrılar insan yapımıdır. Aynı şekilde Ay'ın şu şu kütleli, başka bir fiziksel cismin etrafında dönen bir cisim olduğunu , etrafından döndüğü Dünya'nın da şu şu kütleye sahip, şöyle biçimlerde matematiksel olarak hesaplanabilir bir yörüngesi olduğunu, ya da Batı tıbbının Doğu şifacılığına üstün olduğunu, ya da dişiliğin şeker şerbet olduğunu, ya da Ari ırkın en üstün ırk olduğunu söyleyen fikirlerin insan yapımı fikirler olduğunu gördük. Hepsi icatlardır, toplumsal inşalardır. Artık daha az insan, nesnel bir gerçekliğe inanmaktadır. Herhangi tek bir düşünce sisteminin, tek bir hikâyenin ya da mitik oranlar teorisinin her şeyi açıklamaya muktedir olduğuna daha az insan inanmaktadır. Bilim bile nesnel olamaz, çünkü verileri teoriye dayanır. Gerçeklikler; toplumsal, dilsel inşalardır; kullanışlı, göreceli bakış açılarıdır. Eğer büyük anlatılar, hâlim anlatılar, büyük hikâyeler artık inanılır değillerse, ortadan kaybolmuşlarsa; bunların yerini küçük anlatılardan oluşan bir türlü almıştır. Post-modern insanlar, bütün dünyanın Marksizmin ya da Hıristiyanlığın ya da Bilimin evrensel bayrağının altında toplanacağı günü hayal etmektense; dünyayı bir tür kültürler karnavalı ya da kabilelerin toplaşma alanı olarak hayal etmekle daha ilgilidirler. Evrensel Hakikatin ve Anlamın parlayan güneşini küçük danslar ve küçük hikâyeler söndürür. Büyük hikâyelerin yerini küçük hikâyeler alır. Hikâyeler artık bir tür Evrensel ütopyaya değil, bir heterotopyaya aittirler. Kendilerini, evrensel iddialarda bulunarak kanıtlamaya çalışmazlar. Post-modern bir hikâyeci, bir akşam içinde Grimm Kardeşlerin Hansel ve Gretel masalını ve zencefil bir evde yaşayan karanlık ormandaki kötü cadının hikâyesini; Amerikan Yerlilerinin, şefin kızını baştan çıkartan dalavereci çakal hikâyesini ve Hindistan'dan gelen, evrenin altın bir yumurtadan yaratıldığını söyleyen antik miti anlatabilir. Hikâye anlatıcı ve dinleyiciler toplumsal bir bağ kurarlar ama bu bağ; muhtelif hikâyelerin içindeki aykırılıklar, çatışmalar ve boşluklarla beraber yaşayabilen heterojen bir toplumun bağıdır. Post-modern toplum, bir hikâyede Ay'ın ve Yıldızların kusulduğunun söylenmesine, diğerinde ise bunları Tanrı'nın yarattığının söylenmesine takılmaz. Post-modern dinleyiciler, heterojen hikâyelerin hepsinin bir tür büyük, küresel, evrensel mutlak duyguda birleşmesini talep etmezler; aksine bütün bunların çok da anlamlı olmamasının sorun yaratmıyor oluşunu kutlarlar. Kültürel mesajların infilak etmesi nedeniyle, sadece hikâyelerimizin değil; aynı zamanda âdetlerimizin, dini dogmalarımızın, toplumsal cinsiyet rollerimizin, kendilik kavrayışlarımızın, inançlarımızın ve teorilerimizin de kültürel, toplumsal icatlar olduğunu anlamaya başladık. İnsan yapımı göstergelerin ve sembollerin dünyasında yaşadığımızı fark etmeye başlıyoruz. Bu göstergelerin ve sembollerin bizi köleleştirmesini önlemek için onlarla mizâhî ve ironik oyunlar oynamaya başladık. Bu durum genellikle Büyük Anlatıyı kabul ettiğimiz ama ona karşı ironik bir tavır takındığımız anlamına gelmektedir. Bu yüzden aşırı tutucu bir Hıristiyan ya da Yahudi ya da Katolik olabiliriz ve kiliseye ya da sinagoga gidiyor olabiliriz ama bu durum, mabetlerde savunulan metafizik iddialara yönelik bazı kuşkularımızın olmasının önünde engel değildir. Bizim hakikate dair özel kelime dağarcığımızın ve fikirlerimizin, gerçeklik iddiasında bulunmadığına inanabiliriz. Başka çevrelerden gelen insanlar da kendi gerçeklerine yönelmiş olabilirler. Bu aynı bir büyük anlatıdan fazlasına katılmaya, misal Budist bir Hıristiyan olmaya benzer. Büyük anlatıların; çoklu, yerel güçlerin baskısı altında parçalanması, Ötekilere dair endişelerimizi özgürleştirdi. Conra gibi modernist yazarlar Ötekilerin -sömürgeleştirilenlerin, Afrikalıların, kadınların, Doğu'nun- adına konuşabileceklerini düşünürlerken Post-modernizmin differance'a -uzlaşmaz farklılığa- yaptığı vurgu; kadınlar, geyler, siyahlar, doğulular gibi sesi kısılmış Ötekilerin kendi hikâyelerini kendi seslerinden anlatmalarını sağladı.
Sayfa 157 - Tuti KitapKitabı okudu
·
37 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.