Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İnsanın Kötülüğü Üzerine
"Metruk bir değirmen gibiydim. İşe yaramaz, gözden çıkarılmış. Kuşların bile uğramaktan vazgeçtiği yıkılmayı bekleyen bir değirmen. Yeryüzünün unutulmuş bu ücra köşesinde başka bir çok şey gibi iyinin ve kötünün acının ve mutluluğun arasındaki çizgi belirsizleşmiş, sanki her şey yalnızca zamanı unutmak için yaşanıyor gibiydi...". Samet, uzun yıllar kpss ile uğraştıktan sonra nihayetinde sınavı kazanmış ve Muş'un ücra bir köşesine görsel sanatlar öğretmeni olarak atanmıştır. Geçirdiği dört senenin ardından İstanbul'a tayin olmak isteyen Samet öğretmen, bütün hayatını bunun üzerinden kurugulmaya, içerisinde bulduğu hayatı bu pencere üzerinden okumaya çalışmaktır. Film, karaktermizin karlar içersinde okula doğru uzun bir yürüyüş yaptığı bir sahne ile açılır. Büründüğü kimlik, elindeki fotoğraf makinesi ile kendince anlamlar bulmaya çalışan , doğunun yoksulluğu, çaresizliği karşısında kendisine İstanbul'da kurguladığı hayat icin anlatım malzemesi çıkarmaya çalışan yari- liberal bir öğretmen profili ile karşımızda durmaktadır. Kedisine inşa ettiği kimlik ve o kimlik çevresinde kurgulanan diğer film karakterleri, filimin başından sonuna kadar Samet'in içersinde bulundugu yanılgıyı arttırmakta, realite ile tanışmasina engel olmaktadırlar. Nuray öğretmenin tum toplumculugna karsi kendisinin sergilediği bireyci-bencillik, öğrenci ve yerel ahali ile olan ilişkilerine yansimakta ve karşılaştığı her olay, karakter onun gözünde nefret objesine dönüşmektedir. Samet, kuşların bile gecmek istemediği bu sürgün yerinde bir mahkum, öğrenciler ise mahkumiyetin sebebi olarak karşımızda durmaktadırlar. Bu taşra kasabasında yasanan mahkumiyetin verdiği hüzün, Samet'in yerel değerler arasında kendisini bulmaya çalışmasına ve karşılaşılan problemlerin çözümünde bir bilirkişi olarak kendisine rol çalmasina neden olmaktadır. Samet'in her kendini bulma istegi en nihayetinde bir kaçış da olduğu icin kendisini engellediğini düşündüğü Sevim, okul, ve öğretmenlik gibi karakterlere karşı nefret ve kıskançlık duygularını besler. Bireylerin kendi seçimleri arasında bocalamalari, toplumsal rollerin belirginlesmesine karakterlerin gri alanlardan koparak iyi ve kötü ikilemi arasina sıkıştırır. Bekar öğretmenlerin küçük ilçelerde meslektaşları ile baş göz edilmek istenmesi alışık olduğumuz bir gelenek. Nitekim Nuray ve Samet'in tanışmasısina bir arkadaşlari bu sebeple yardımcı olur. Arkadaş vasıtası ile iletisme gecen ikili, bir kafede buluşurlar. Nuray öğretmenin bir canlı bomba eyleminde ayağıni kaybetmesinden sonra büründüğü karamsar kişilik ile; avci, koparmaya hazir, her seyi kendine hak gören Samet'im iliskisi iyi başlamaz. Her fırsatta Nuray'dan kacmaya calissa da arkadaşı Kenan'in Nuray'a karsi olan ilgisini kıskanır, bu küçük tasra kasabasında kendisine hak gördüğü diğer her sey gibi Nuray'i elde etmek ister. Her ne kadar yan karakterler tek bir formu temsil etseler de nihayetinde karakterlerinin gelişimi iyilik üzerine olduğu icin, bir yönüyle Samet'ten ayrılırlar. Samet alabildigine kötüdür, bencildir. Kendisinde gördüğü ahlâkî üstünlük ve mutlu yaşama isteği onune cikan her seyi ezip gecer. Bu tasra kasabasında ilahtir, her seyi elde etmek ister. Öğrencisi Sevim'in kendisine karsi olan safiyane duygularını kullanmaktan cekinmez, her şey onda bitmeli, başı ve sonu o olmalı. Samet kötü olmasının yaninda korkaktir da. Kış Uykusu filminde Aydin karakterinin içersinde bulundugu kötülük hali daha inceliklidir. Aydin, içerisinde bulduğu hayatı, toplumsal normları değiştirmeye çalışan yari aydin bir potre cizmeye çalışırken aslında kötüdür de. Fakat eşinin düzenlendiği yardım faaliyetlerini başlarda gereksiz bulup katılmak istememesine ragmen, eşini kaybetmemek uğruna elini taşın altına koymak ister. Samet farklıdır, kaybetmekten korkmaz. Bu kasabanın ondan alabileceği hiçbir sey yoktur. Metruk bir değirmen gibi bu issiz yerde kimsesiz, anlaşılmadan yaşayıp gidiyorum. Mutlu olmaya dair her umudum hayata geçiremeden ağlara takılıp gitti. Otuzlu yaşlarıma vardığım bu zamanda, içimde büyüyen collerden başka hiçbir seyim yok. Sana yalan soyledim Sevim. Sende gördüğüm saflık, masumluk belki de evrenin karanlık bir dehlizindeki kusursuz bir bilince yansıyor. ama görünen şu ki gerçek, sıkıcı olduğu kadar acımasız da. her insan gibi sen de göreceksin bunu. zaman geçip gidecek ve kendi içine batmış, binbir aksiliğin yaşandığı bu coğrafyada hayatta kalırsan, yine de sararıp kuruyup gideceksin sonunda. Bakmışsın ki ortalarına gelmişsin hayatın ve içindeki çölden başka hiçbir kazancın olmamış, ellerin bomboş.
·
1 artı 1'leme
·
249 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.