Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Oppenheimer
Kai Bird ve Martin Sherwin tarafından yazılan "American Prometheus"tan uyarlanan senaryosu ile Christopher Nolan imzalı film #Oppenheimer 'ın 13 dalda birden Oscar adayı olması hiç sürpriz olmadı. Film açılış sahnesiyle bize zayıflığımıza çare, tanrılardan ateşi çalan Prometheus'u hatırlatıyor ve süresi boyunca ateşle buluşunca dahi güçlenmeyen insanın tam tersine zayıflığını ateşi kullanarak sergilediğini gözler önüne seriyor. Hikaye bir Nolan klasiği olarak doğrusal olmayan bir zaman düzleminde, 3 saatlik süresine rağmen hiç sıkmayan yüksek bir tempoyla akarken, Cullian Murphy'nin ödüllük muhteşem oyunculuğu ile Robert Oppenheimer'ın düşünce biçimine ortak oluyoruz. Oppenheimer 45 yıllık bir zaman diliminde, güç ve etik değerler, akıl ve vicdan, politika ve bilim tarihinin belki de en önemli kırılma anlarını hikaye ediyor. Yönetmenin 20.yy ilk yarısının her şeye gebe atmosferini çok iyi betimlendiğini düşünüyorum. Evvelden benzeri görülmemiş bir endüstriyel güç ve teknik atılımları takip eden entelektüel gelişim, devasa bilimsel çalışmalar, dünyanın bambaşka bir düzlemde kaydettiği ilerlemeler, yeni ideolojiler ve korkunç savaşların sonucu oluşan değişim, tek bir adamı merkeze alarak yansıtılıyor. Oppenheimer bana kalırsa yalnız atom bombası hikayesi değil. Bir bilim insanın kirli oyunlar ve politikalar uğruna yüzbinlerce insanın hayatını hiçe sayan coşkusu ve sonra gerçekler karşısında verdiği vicdan muhasebesi ile asıl meselenin asla kazanmak olmadığını hatırlatıyor olması. Kör edici ego, kontrol ve güç arayışının çoğu zaman dehşet sonuçları, özünde insan doğasının herşeyi yok etmeye hazır zaafiyetleri, kutlamaları yapılan bir kıyamet eşliğinde zihnimize kazınıyor. Tarihin gerçekleri bizi filmde yanıltmıyor. ABD’nin liberalizm safsatası Hitler’in faşizmini yeniyor, lakin film boyunca hissettiğimiz kim kazanacak gerginliği yerini ne yazık ki rahatlamaya değil, çok büyük bir trajediye bırakıyor. Cillian Murphy ve tüm diğer olağanüstü oyunculara, sinematografisi, yakın plan çekimleri ile hikayeye bizi dahil eden görüntü yönetmeni Hoyte Van Hoytema'ya ve Ludwig Göransson'ın sahnelerin üzerindeki sihirli ve unutulmaz müziğine ortak olmak bu proje için ne kadar çok çalıştıklarını ispatlıyor. Christopher Nolan, bir röportajında yapay zeka üzerinde çalışan bilim insanlarının "Oppenheimer Mirası" gölgesinde yaşadıklarını söylüyordu. Aslında yönetmen kendi düşünce dünyasına hizmet eden mesajını; didaktik olmaktan kaçınan, "uyarı niteliğinde bir hikaye" olarak adlandırdığı böylesi zor, riskli ve açıkları olan bir konuyu ele alarak veriyor. Yönetmen, Oppenheimer ile modern tarihin tartışmasız en karmaşık ahlaki sorusuyla herkesi başbaşa bırakıyor. Dünyanın bilim insanları ve kaşifleri başta olmak üzere keşfetmeye karşı doğal bir eğilimimiz var, ancak etik çizgiyi nerede çizeceğiz? Ve bilim insanlarını zorlayan hatta manipüle eden siyasi entrikalarla insanlık olarak nasıl başa çıkacağız?
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.