Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

283 syf.
3/10 puan verdi
Mehmet Eroğlu’nun “İyi Adamın On Günü”nden sonra yazmış olduğu “Kötü Adamın On Günü” ile seri devam ediyor. Seriye bayıldığımdan değil, lâkin bir işi yarım bırakmayı asla sevmeyen bu bünyem yüzünden diğerini de okuyacağım sanırım. Derhal bu karakter özelliğini terk etmeliyim! Sadık ya da bu kitaptaki karakter adıyla “Adil” iyilikten maraz doğmuş olduğunu düşünürek, kötü biri olmaya karar verir. Bu kitap, diğerinden iki yıl sonra, Eskişehir’den İstanbul’a borçluları tarafından getirilip, borcu karşılığı bir davayı çözmelerini istemesiyle başlıyor. Maalesef edebiyatla tek alakası, kitap boyunca Sadık’ın AÖF öğrencisi olduğu bölüm ve bölümden aldığı “Hamlet” ödevinin sonucunda bize aktarılan alıntılar, spoiler. Edebiyat babında bulacağınız tek nokta bu. Öte yandan, Agatha Christie’yi eleştirdiği bir nokta var yazarın, Sadık’ın Buket’i ziyaret etmeye gittiğinde. “Christie’nin kötü bir polisiye yazarı olduğunu, çünkü bütün düğümleri finale saklamanın saçma olduğu” minvalinde söylediği sözler, finalde yazarın aynı çukura düştüğünün bir başka kanıtı. Son ana kadar “katil kim?” diye okuru dolandıran biri ne yapmış olur ki? Son olarak, Pınar isimli kızın “reşit mi, değil mi?” gibi sorular bana pedofili bir hikaye okuyormuşum gibi hissettirdi. Muhtemelen de öyle idi. Bu yüzden iğrendim, zaten sonlara doğru yaşandığı için bitireyim modunda idim. Tavsiye etmiyorum, özellikle bunu normalleştirmeye giden eserlerle aramda her zaman uçurum olacak!
Kötü Adamın On Günü
Kötü Adamın On GünüMehmet Eroğlu · İletişim Yayınları · 2020208 okunma
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.