Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kişi Allah’ın vahyiyle aklını kullanarak mürşidini bulmalıdır; çünkü vahiy akıl için ışıktır. Işık varsa akıl görür, ışık yoksa akıl göremez. Bu yüzden kulaktan dolma bir bilgiyle “herhalde şöyle olması lazım, böyle söylemişler” demekle mürşid bulunmaz. Mürşid, Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’in varisidir ve onu temsil eder. Bu durumda Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’in vazifesi neyse mürşidin de vazifesi odur. Allah ayet-i kerimede Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’ için “size sizin içinizden, sizin dilinizi konuşan bir resul gönderdik. Size Allah’ın ayetlerini okuyup açıklasın, size kitabı ve hikmeti (Allah’ın muradını) öğretsin, nefislerinizi tezkiye etsin, bir de size bilmediklerinizi öğretsin diye”26 buyurmuştur. Dolayısıyla bu ayet bütün Mürşid-i kâmiller için de geçerlidir. Biri bu vasıfları taşıyorsa Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’i temsil edebilir, onun varisi olabilir. Sadece zahire göre bakarsak gerçek bir Mürşid-i kâmili bulamayız; çünkü ona kendi kendimize bir vasıf vermişizdir. Allah, peygamberini nasıl vasıflandırmışsa, onun varisleri de kıyamete kadar aynısını yapar, yapmazsa eksiklik olur. Dolayısıyla biri Resulullah (s.a.v.) Efendimiz gibi yapabildiği kadarıyla ona varis olur, yoksa varis olamaz. Mesela kimileri “biz Mürşid-i kâmile tabi olduk, mürşidimiz işi nazarıyla yapıyor” der. Bu, akıl sahibinin söyleyeceği bir söz müdür! Vahyi bilen bir mü’min hiç böyle söyleyebilir mi! Eğer bu iş nazarla olacak olsaydı Resulullah (s.a.v.) Efendimiz de işi nazarıyla yapardı; ama nazarıyla yapmamış onu anlatmış, izah etmiş, öğretmiştir. Allah ayet-i kerimede “Allah aklını kullanmayan topluluğun üzerine pisliği döker (onlar akıl etmezler).”27 Başka bir ayet-i kerimede de “canlıların en kötüsü aklını kullanmayan sağır ve dilsizlerdir”28 buyurmuştur. Demek ki Allah, kulunun aklını kullanmasını istiyor! Bir kulun aklını kullanabilmesi için de ona söz gerekir, kelam gerekir, vahyin ona anlatılması gerekir. Allah ayet-i kerimede “(o müşriklere, iman etmeyenlere sor) onlar bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar, yoksa onlar kendi kendilerinin yaratıcıları mıdır (sor cevap versinler)”29 buyurur. Biri aklını vahyin ışığında kullanmazsa ya “biz kendi kendimizi yarattık” ya da “bir yaratıcı olmadan kendi kendimize var olduk” der; ama bu sorunun tek bir cevabı vardır ki bu da “bizi yaratan Allah’tır” demektir. Akıl sahibi herkes bunu böyle söylemek zorundadır. Birinin aklı yoksa ya da aklı bunu almıyor, anlamıyorsa ona akıl sahibi denmez, o zaten delidir ve deli de sorumluluk sahibi değildir. Mürşid-i kâmilin vasfı peygamberi temsil etmektir; yani ayette de belirtildiği üzere Allah’ın ayetlerini okuyup açıklamak, hikmeti öğretmek ve Allah’ın muradını öğretmektir, dolayısıyla kula Allah’ı tanıtmak, Allah’ı kula, kulu da Allah’a sevdirmektir. Kulun iman etmesi için ona muamelede bulunmak, nefsini temizleyip, tezkiye edip kulun gönlüne iman nurunun inmesini sağlamak ve ona bilmediklerini öğretmektir. Birinin Mürşid-i kâmil olabilmesi için bunları kâmil manada yapması gerekir. Dolayısıyla biri bunları ne kadar yapabiliyorsa o kadar mürşiddir.
··
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.