Armağan
Hey! Verhoyan dağlarında geyik yayan ve alın terinden başka kazanç bilmeyen çekik gözlü, yağız yüzlü çobanlar ve buzullar arasından bir kardelen gibi fışkıran Saha Yurdu'nun masum çocukları; benim yiğit kardeşlerim!.. Bu şiiri sizlere armağan ediyorum.
Bir büyük ozan ve ulu bir kamdı o. Buzullar içinde yanan bir odlu yürekti... En eski destanlar çınlıyordu kopuzunun tellerinde ve en içli nağmeler canlanıyordu. Şimdi sizler, onun bir sinsin alevi gibi yanan ve külleri bütün dünyaya savrulan kitaplarının alevleriyle ısınacak ve şavkıyla aydınlanacaksınız.
Bilsinler ki, toprağa düşmeden yeşermez tohum. Şimdi Oyunskiy'nin toprağından yeni fidanlar fışkıracak ve yeni ozanlar doğacaktır.
Oyunskiy Sagusu
Eşinin Rüyası
Hey
Benim aziz anam
Cebcekiey!
Oğlunu destanlarla besleyen udagan kadın
Ve ben Olonho Destanı'nı yazarken
Tuttuğu şamdanla uğrumu aydınlatan
Can yoldaşım, yorgun karım
Beni bir alaca şafakta astılar
Mevsim kıştı
Her taraf kardı
Elimde kelepçe
Dilimde Olonho'dan mısralar vardı
Bir anda çevremi sardı saldatlar
Apansız çekildi pusatlar
Namlular üstüme ateş kustular
Ağır ağır akıyordu Lena
Gökyüzü göz kesilmiş bize bakıyordu
Olup bitenleri yazdı mavi defterine
Şimşekten bir kalem
Ve sütten bir mürekkeple yazdı
Gördükleri insanlığa sığmazdı
Ferişteler yeryüzüne küstüler
Ant olsun ki Tanrı'ya
Sizi hiç utandırmadım
Ölene dek hep dik tuttum başımı
Görmeliydiniz katillerin telaşını
Bilmem nereye attılar naşımı
Hangi çukura bastılar!..
O yıllar,kırgın yıllarıydı zaten
Kana susamıştı saldatlar
Hiç kılı kıpırdamadan
Şair, edip, kahraman
Binlerce başı kestiler
Ve bir sam yeli gibi estiler
Dünyamızın üstünden
Onlar KGB
Onlar Gespato
Onlar SS'tiler