Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

144 syf.
·
Puan vermedi
·
26 saatte okudu
“Ah hayır canım aslında çok iyi biriyim, ama kabul etmeliyim ki çok kötü bir Büyücü’yüm.” Çooookkk tatlı bir kitap :) Bir masal gibiydi ki masallarla alakalı güzel olan şey aslında çocuklara ithaf edilmesine rağmen her yaşta okuyabilmek ve hayattaki yaşam dönemimize göre de bundan farklı anlamlar çıkarabilmek. Burdaki verilmek istenenler de çok güzeldi, tabii şimdiki kendimin entegre edebildiği kadarıyla. Dorothy’nin çıkan bir hortum aracılığıyla başka bir evrene gitmesi ve kendi evine geri dönme yolculuğu… ki “yolculuk” bu kitapta en önemli kavram. Gittiği dünyada herkes ona süper güçleri olan biriymiş gibi yaklaşıyor çünkü tesadüf eseri olan geliş şekli yine tesadüf eseri ordaki etkisi büyük kötü bir cadıyı öldürmesine vesile oluyor. Aslında Dorothy o çok renkli evrende değerli pozisyonda kayda değer bir hayat da yaşayabilirdi ama tabii ki kendisi geldiği dünyaya ait, o dünya ne kadar gri de olsa (dünyanın griliği ve gittiği evrendeki abartı renklilik kitapta güzel bir şekilde hissettirilmiş, burda aslında siyah ve beyaz olmak değil gri olabilmek ve bundan keyif alabilmeye de parmak basıldığını düşünüyorum, filminde de böyleydi) kendisini ait hissettiği yer orası nihayetinde. Halk ona Oz Büyücüsü’ne gitmesi gerektiğini bunu ancak onun başarabileceğini söylüyor ve Dorothy onu bulmak için yola koyuluyor. Yolda sırasıyla içi samanla dolu bir korkuluk,teneke adam ve bir aslanla karşılaşıyor ve bu kişiler de Dorothy’nin Oz’a ulaşma yolculuğunda ona katılıyor. Korkuluk kendisi için bir beyin, tenekeden yapılmış adam da kendisi için bir kalp, aslan ise kendisi için bir cesaret istiyor. Bunu sağlayacak kudrette olduğu için hep birlikte Oz’a gidiyorlar. Yolda birtakım olaylar ve zorluklarla karşılaşıyorlar ama nihayetinde Oz’a ulaşıyorlar. Oz onların bu isteklerini gerçekleştirebileceğini söylüyor ama karşılığında onlardan o evrende kalan tek güçlü kötü olan bir cadıyı öldürmesini, isteklerini ancak bu karşılık ile yerine getireceğini söylüyor. Onlar da bunu başarıp geliyorlar fakat sonrasında fark ediyorlar ki Oz Büyücüsü aslında herkesin bildiği şekilde bir varlık değilmiş. Aslında yalnızca halkı kandıran sıradan bir insanmış. Bu onları isteklerinin karşılanmayacağı gerçeği ile yüzleştirip hüsrana uğratıyor fakat durum böyle olsa da aslında böyle değil. Kitabın başında size yolculuk kavramından bahsetmiştim. Bu yolculuğun bir başlangıç noktası var ama bir bitiş noktası yok. Bitiş noktası hiçbir zaman yok. Varılacak bir yer yok yani. Bu aslında kendi içimizde bir yolculuk. Burda yolculuk dediğimiz aslında “yolda kendini bulmak” Oz Büyücüsü aslında herkesin zannettiği o varlık değil, bulunduğu evrendeki kişilere yalnızca gerçekleri gösteriyor. İnsanlara birtakım sembolik şeyler yaptırtarak aslında onların içlerine yapılmasını istedikleri şeyler hakkında umut ve inancı aşılıyor. Durum kişilerin “evet Oz Büyücüsü her şeyi bilir, gerçekleşmesini sağlar” diyerek onun söylediklerini uyguladıklarında bunların gerçekleşeceğine gerçekten inanmaları ve bu sayede gerçekleştirebilmelerinden ibaret. Yine sembolik olarak aslana bir cesaret iksiri içirtiyor (korkuluğun baş kısmını saman dışında yine madde olan şeylerle dolduruyor ve teneke adama da ördüğü bir kalbi veriyor) ve aslan artık normalde bu sayede gerçekten cesur biri olacağını hissedecekti tabii artık gerçekleri biliyorlar. Bu noktada Oz Büyücüsü; Aslana içerisinde zaten bolca cesaret olduğunu, aslında tehlikeyle karşılaştığında korkmayan bir canlının olmadığını ve asıl gerçek cesaretin korkuya rağmen tehlikeye göğüs gerebilmek olduğunu söylüyor. Yine kendisi için beyin isteyen korkuluğa önemli olanın yalnızca gelişim ve yaşanacaklara açık olmak gerektiğini, tecrübe ettikçe zekileşebileceğini söylüyor. Aynı ana fikirde teneke adama da. Ki aslında teneke adamın kendisi için bir kalp isterken bu yolculukta bir karıncaya bastığında ne kadar üzüldüğüne ve arkadaşlarının başına kötü şeyler geldiğinde de onlara ne kadar düşünceli yaklaştığını görüyoruz. Karakter hatta tenekeden oluştuğu için yer yer ağladığında paslanıp anlık bozuluyordu da. Korkuluğun da bir beyne sahip olmasını isterken yolda karşılaştıkları sorunlarda arkadaşlarını nasıl yönlendirebildiğini, kriz anlarını nasıl yönetebildiğini ve hedefe ulaşmak konusundaki önemine tanıklık ediyoruz. Aslanın da aynı şekilde çok korkak olsa da kritik anlarda kendini nasıl öne atabildiğini… Hepsi bunları bir amaç uğruna çıktıkları yolda o amaca giderken kazanıyorlar da zaten ama yine de farkında olmayıp bunu Oz Büyücüsü’nün gerçekleştirmesini bekliyorlar. Dorothy karakteri de baştan beri öldürdüğü cadının sihirli ayakkabılarına sahipti. Dilediği an o ayakkabılar ile kendi evine geri dönebilirdi aslında ama o ayakkabılarının kudretini anlayabilmesi gerekiyordu, öncelikle buna hazır olmalıydı ve kendi evinin onun için ne derece bir anlam ifade ettiğini öğrenmesi gerekiyordu :)
Oz Büyücüsü
Oz BüyücüsüL. Frank Baum · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202212,3bin okunma
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.